logo

trugen jacn
05 Ağustos 2017

ÇİN’İN JEOPOLİTİĞİ (3.BÖLÜM )

Ömer ÖZKAYA
Çin’in Kuzeybatı’sına dağılmış vaziyetteki Çinliler, diğer gruplar arasında en yüksek nüfusa sahip, burada diğer bölgelere göre bozulmamış bir Çin geleneği ve Çin nesebi bulunuyor. Pekin’in planlamasıyla, Çin’li olmayan toplulukları ciddi anlamda Çinlileştiren bu Çinliler, savaşların, çatışmaların, zorlu hava koşulları ve açlıkların, rekabetlerin sonucunda acımasızlaşıp, gaddar insanlara dönüştüler. Pekin’in konumlandırmasından bağımsız olarak, Kuzeybatı’da yaşayan bu Çinliler kendilerini, azınlıkları baskı ve kontrol altında tutmakla vazifeli görüyorlar, başarısız olmaktan da endişeliler.
Müslüman-Türkler, Kuzeybatı’nın en geniş ikinci topluluğunu oluşturuyor, birbirlerine bağlı, Çin dahilinde en homojen topluluk olarak değerlendiriliyorlar. Vahhabilik bu bölgede, Sünni İslam’a karşı kullanılmak üzere destekleniyor. ABD istihbaratının Temmuz 1944 tarihli bir raporuna göre, “Vahhabilik, Tsinghai valisi Ma Bufang’ın himayesi altında bulunuyor” Bufang bir emri yerine getiriyordu.
Çin’in bölünmezliğinden yana olan Müslüman Hui asıllı General Bu fang, Milliyetçi lider Çan Kayşek’in komutası altında hem Komünist Mao güçleriyle hem de Tibetliler, Kazaklar ve Doğu Türkistanlılarla savaştı. Hem vali hem de askeri generaldi. 1949 yılında Komünist güçlere karşı ağır bir yenilgi alması üzerine önce Tayvan’a oradan da Mısır’a kaçtı. Bufang ile Amerika arasında ilk irtibat 1950’de Mısır’da sağlandı. Bufang burada, Çin Müslümanlarını, Çin Komünist güçlerine karşı cihada çağırdı ama çağrısı karşılık bulmadı. Buradan Londra’nın yardımıyla Suudi Arabistan’a geçti, vatandaşlık aldı ve 1975 yılında Suud’ta vefat etti. Uygurlar, “Müslüman Hui’ler bize her zaman ihanet etti” derler.
Kuzeybatı Müslümanları Uygurlar, cesaret ve dayanıklılıklarıyla meşhur, mükemmel savaşçılar. Gurur verici bu özellikleri, dış güçlerce “üzerlerine yatırım yapılabilir” olarak değerlendirilmelerinin sebeplerinden biri.
Çin’in merkez çekirdeğinin savunulması, Sincan’dan başlar. Bu sebeple her ne pahasına olursa olsun Pekin, Doğu Türkistan’ı elinde tutmak isteyecektir.

Çin Devlet Radyosu’na göre de, “Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi, Çin’in kuzeybatısında yer alan önemli bir ekonomik merkez, enerji havzası ve ülkenin Avrasya coğrafyasına geçişini sağlayan jeostratejik bir bölgedir. Nitekim, Orta Asya-Çin doğalgaz ve petrol boru hatları ve Batı Çin-Batı Avrupa hattı da bu bölgenin topraklarından geçmektedir.” (CRİ, 11 Temmuz 2017)
Bir süredir İsrail, Doğu Türkistan’la yakından ilgileniyor.
Çin’in egemenliği altındaki Tibetliler, “erdem” hayranıdırlar, miskin bir görüntü veriyor olmalarına rağmen zaptedilmeleri zordur, üzerlerinde yabancı bir otoriteyi asla kabul etmezler, silahlı ve fili eyleme çok yatkındırlar, silah tutkunudurlar, Çin ilerleyişinin karşısındaki en güçlü dirençlerden biri onlardır. Tüm tepkilerini, dini liderleri kontrol eder. Köle ve sömürge gibi görülmekten çok rahatsızlar. Kendi yöneticilerine bile düzenli vergi vermeyen Tibetliler, özgürlüklerine düşkün, gerektiğinde silaha sarılmaktan hiç çekinmezler. Bu özellikleri, Çinliler arasında Tibetliler’den çekinmenin yanı sıra onlara gizlice beslenen saygının da kaynağıdır.
Tibetliler’e göre, “Çinliler, erdemden habersiz, nasipsizler.” Çinliler’e göre ise “Tibetliler, şiddet yanlısı ve son derece barbarlar. Bu nedenle de her türlü örgütlenmelerini yok etmek, meşru”dur.
Eğer Çin, Tibet üzerindeki hâkimiyetini kaybederse, Tibet, Hindistan’ın bir uzantısı haline gelebilir. Sonuçta işgal altındaki Tibet ve Doğu Türkistan, Çin’in dünyaya açılan kapısıdır, Pekin onları kaybetmek istemeyecektir.
Çin’de üçüncü büyüklükteki azınlık Moğollar, Çin ve Tibet kültürünün esiri olmuşlar. Lider kadrosunun bozulması sonucu, toplumun genel dokusu zayıflamış durumda. Göçebe halde yaşayan Moğollar, Çinli istilası ve Çin egemenliği karşısında hareket edemez durumda. (Pazar günü devam edelim)

Kaynak :  http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/cinin-jeopolitigi-3-808426

Etiketler:
Share
473 Kez Görüntülendi.