logo

trugen jacn
16 Mayıs 2019

DOĞU TÜRKİSTANLILARIN TRAJİDİSİ VE ÇKP FAŞİZMİNİN İNSANLIĞA KARŞI İŞLEDİĞİ SUÇLAR

Doğu Türkistan’in başkenti Urumçi yakınılarındaki Dawançing’deki bir toplama kampında görevli bir Gardiyan kampta şahit olduklarını Çince kaleme alarak yurt dışına iletmeyi başarmıştır. Orijinal mektup (Çince), 12 Mayıs 2019 tarihinde Erkin Azat tarafından yayınlanmıştır . Mektup, Torchlight Uygur Grubu tarafından İngilizce’ye çevrilmiş ve “Uygurların Trajedisi ve ÇKP’nın İnsanlığa Karşı İşlediği Suçlar ” başlığı ile neşredilmiştir. ÇKP Faşizminin Doğu Türkistan’daki insanlık dışı cinayetlerini gözler önüne seren bu önemli mektubu siz değerli Okurlarımız için Türkçeye aktararak bilgilerinize sunuyoruz.(UYHAM)

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi (UYHAM)

Benim adım Berik, ben  başkent Urumçi yakınlarındaki Dawanching’de  bulunan ve  yeni inşa edilen toplama kampında( bir hapishanede) gardiyanıyım.  Gardiyan olmadan önce  bir kameramandım ve  düğün törenlerini  filme alıyordum. Ama bu  işim 2016’dan sonra   bozuldu ve işlerim günden güne düşmeye başladı. 2017’den itibaren binlerce Polis alımı  için  duyurular yapılmaya başlandı. Ayrıca, Polis olmak o tarihlerde  günlerde  popüler bir meslekti. A oldu ve annem de ilan edilen Polis maaşlarının  makul seviyede ve nisbeten iyi olduğu için Annemin teşviki ile   polis yardımcısı olarak işe başladım. Ancak, buu meseleği seçtiğime  işe başladıktan kısa bir süre  sonra  pişman oldum. Çünkü,hiç dinlenme ve tatilimiz yoktu ve maaşlarımız da zamanında verilmiyor ve sk sık kesiliyordu. Bazen ise  maaşlarımız  birkaç ay ertelenebiliyordu.  24 saat süren stresli bir ortamda çalışmak psikolojik sorunlar başta uyku bozukluğu gibi çok sayıda sağlık sorunu ortaya çıkmaya başladı.

2018 yılının Temmuz ayından sonra   Dawanching’deki yeni inşa edilen yeni  toplama kampına transfer edildim ve kameramanlık mesleğinde  daha önce bazı deneyimlerim olduğu için Kamptaki  güvenlik kameralarının  kontrol odasında çalışmak üzere görevlendirildim. Gece vardiyasından sorumluydum. Kontrol odasında çalışmamamıza  rağmen,  bizim her bir eylemimizi izleyen çok sayıda güvenlik kamerası vardı. “Pozisyonumuzu hiçbir zaman terketmemize, uyumamıza ve hareket etmemize izin verilmiyordu. Sürekli  ekranlara konsantre olmalı ve her durumu izlemeliydik. Dikkatsizliğimiz yüzünden herhangi bir yanlışlık yapmış  isek, derhal  cezalandırılıyorduk. Bu cezaların en hafif olanı   bir aylık maaşımızın kesilmesi en ağırı ise maaşımızın indirilmesi idi.  Bizler  her zaman kontrol odasında çalışırken kendimizi işte değil,  hapishane hücrelerinde olduğumuzu hissediyorduk.

写真出所:インターネット

Çin Nazi Kampında Bir Günlük Hayat

Toplama kampındaki tutukluların  bir  günlük rutin  programı şöyle idi ;

  • 05:00   kalkmak  ve  koşu yapmak t
  • 07:00   Kahvaltı
  • 08:00 – 12:00    Çince  dil eğitimi, Siyasi  ve Çin yasalarının öğrenilmesi 
  • 12:00 – 14:00  Öğle yemeği ve   öğle tatili
  • 14:00 – 18:00  Çince eğtimi ve diğer çalışmalara devam
  • 19:00 Akşam Yemeği
  • 20:00 – 22:00 Bireysel çalışma
  • 23:00 Yatakhane  temizleği  ve  uykuya başlama

Güvenlik kameraları Kamp ve koğuşların her bir köşesene göremiyordu arada kör noktalar olabiliyordu. Kör noktalar hakkında mahkumları sürekli ikaz ediyorduk. Bazı mahkumlar sigara içmek için kör noktalara gizlice  girerebiliyordu.  Sigaralar kamplara gizlice sokuluyordu.Buna karşılık sigara içen    tutuklular  ağır şekilde cezalandırılıyorlardı. Başlangıçta toplama kampının yönetimi çok  sıkı  idi. Ancak bir süre sonra insanlar buna alıştılar.

Mahkumların Özel Hayatları Kayıt Ediliyordu

Mahkumların  eşleri ile düzenli olarak birlikte kalabilecekleri  ve buluşmaları için izin verilen bir “çift odamız” vardır. Kış aylarında  bir gün, bir mahkum eşi ile  birlikte bu oadalardan birinde  24 saat boyunca yalnız kaldı.  Mahkumun eşi ile birlikte kaldığı özel  odada  gözetleme kamerası vardı ve onların bütün hareketlerini gözetliyor ve  her şeyi kaydediyordu,Bin mahkumun  eşi iki kat yünlü içlik giymişti ve bu yünlü iç çamaşırından birini giymesi için kocasına verdi. Mahkum, gözetleme kamerasının kayıt yaptığını bilmiyordu ve sorun olmadığını düşünüyordu. Daha sonra gündüz vardiyasından sorumlu iş arkadaşım bu “suçu”  yetkililere rapor ettiği için para ödülü aldı.Mahkem da bir daha  eşi ile görüşme hakkını kaybetti.

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, ayakta duran insanlar

Kamplarda Taciz ve Tecavüz Olağan Bir Uygulama

Bir gün,  yaşları  18  cıvarında olan  3.000’den fazla lise öğrencisi  kız, kampın genişletilmesinden hemen sonra, Dawanching toplama kampına transfer edildi. İlk sırada duran kızlardan biri sessizce bana şöyle dedi: “Kardeşim, beni buradan çıkarabilirseniz  fiziki olarak bana her şeyi yapabilirsiniz.Yeterki beni buradan kurtarın” dedi,  O zaman  onun gözlerinin içine bakamadım ve o zamandan beri neredeyse her gün  bu zavallı genç kızın bu yalvarar sözleri kulaklarımda yankılanıyor.

Bazen Çinli Memurlar çalışmalarımızı “denetlemek ve incelemek” için izleme odamızı ziyaret ederlerdi. Aslında, onların amacı başka idi,Onlar kameralardan  “tutuklu genç kızları” seçiyorlardı. Kamerayı kızların yüzlerine yaklaştırmamızı istiyorlardı. Hatta şaka  yollu   benden kendisi için en güzel kızı  seçmemi istiyordu. Ben de onun bu talebini sert biçimde reddettim. Onlar  Kızı seçtikten sonra, alt personelden  seçtiği  kız ile tanışmak ve  konuşmak için  kızı “ofisine getirmelerini istiyordu.  “Ofis” dediği yer ise  aslında çalışanlara yemek yapılan  mutfaktı.  Orada kamera olmadığı için “konuşma-buluşmalar ” genellikle gündüz yapılıyordu. Çalışan herkes  bu Ofis’te kızlara ne yapılacağını ve ne  olacağını bilirlerdi. Mutfakta iki masa vardı.Biri yemek için diğeri ise , diğeri ise  yatak olarak kullanılıyordu.  Çoğu zaman, memur kendisinin seçtiği  kıza  burada tecavüz ederdi. Bazen Üst Memur kendisinden sonra   astlarına da bu zavallı  kızlara tecavüz etmesine izin verirdi. Tecavüz edilen  kız hücreye geri  getirilirdi. Kız sessizliğe gömülür kimseye  hiçbir şey söylemez, ama onu gözyaşlarını kameradan görebiliyordum. Hücrelerde ağlanmalarına, duygularını ifade etmelerine ve konuşmalarına izin verilmiyordu. Bu kısıtlamalar nedeniyle  tutukluların  duyguları körleşiyor ve psikolojileri bozuluyordu.  Bu yüzden ruh halleri  zamanla aşırı derecede korkunç olabiliyordu.

Kamplarda İntihar Olayları ve Ağır Cezalandırmalar

Yemek yenilen kap kaçaklar mahkumların  kendilerine zarar vermemeleri için plastikten yapılmıştır, Buna rağmen,bir mahkum duygusal olarak kendisinin  parçalandığı duygusuna kapıldı ve plastik tabağı kırarak karnına saplamaya ve bu yolla intihara kalkıştı.Ancak,başarılı olamadı. Bu mahkum daha sonra  bir akıl hastanesine gönderildi.

Bir keresinde hücrenin içinde kavga eden iki adam yakalandı.Onlar kaldıkları  Hücrede kör bir nokta olduğunu biliyorlardı, ancak buna rağmen onlar kavga ederlerken, kolları kamera tarafından yakalandı. Daha sonra her ikisi de  “kaplan sandalyesi”  adı verilen  demir İşkence koltuğuna oturtularak  cezalandırıldılarBu mahkumlara Kaplan Koltuğunda oturtuldukları   48 saat boyunca yemek verilmedi ve tuvalet ihtiyaçlarını da bu işkence sandalyesinde yapmak zorunda bırakıldı.

Mahkumlara Bilinmeyen İlaçlar Zorla Veriliyordu

Dawanching kampında, genç ve orta yaşlardaki  mahkumlara her ay bir kez  iğne( enjeksiyon) yapılırdı.Yaşlı olanlara ise  toplama kampına  ilk hapsedildiklerinde  sadece tek bir  kez iğne yaparlardı.  Kamp yetkilileri, yapılan bu iğnelerin mahkumların sağlıklarını korumak, soğuk algınlığı veya grip gibi hastalıklardan korumak ve bu hastalıkları önlendiğini idea ederlerdi.  

 Biz Gardiyanlara ise her gün   yasal ve politik doktrinleri ezberlememiz ve düzenli değerlendirmeler yapmamız  isteniyordu. Bu eğitim ve değerlendirmelerin  Sonuçlarının yetersiz olması  bizim için çok sıkıntılı ve hatta çok tehlikeli  oluyordu.

Etnik Ayırımcılık ve Dışlama Olağan Bir Uygulama

Bir gün evimde misafirlerim vardı. Belki  sahbet esnasında  sesimiz biraz yüksek olduğu için, alt katta yaşayan yaşlı bir Han Çinlisi komşu  bizi şikayet etti ve  polis çağırdı.Gelen polis  hepimizi “ Yeniden eğitim” ve öğrenmek” için kampa göndermekle tehdit etti. Neyse ki, ben de bir “polistim” ve polis memurları da beni tanıdı. Sonuçta , yaşlı Çinliyi  şikayetini geri alması için ikna edebildik.Ama ben adama bir daha rahatsız etmeyeceğime dair   bir garanti mektubu imzaladık.  Eğer ber Polis olmayıp  sıradan bir insan olsaydım, kesinlikle “gürültü yaparak Çinli Komşumu rahatsız ettiğim” için toplama kampına gönderilecektim.


Kaynak : http://blog.freedomsherald.org/

  

Etiketler:
Share
497 Kez Görüntülendi.