logo

trugen jacn

BM.RAPORU : ÇİN,DOĞU TÜRKİSTAN’DA İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLİYOR

Doğu Türkistan

Habibullah İZCİ  

Görevi sona eren BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, sonunda beklenen raporu yayımladı.

Raporda “Sincan’da ‘insanlığakarşı suçlar’ olarak kabul edilebilecek ciddi insan hakları ihlalleri meydana geldiğini” açıkladı.
Görev süresi sona eren BM İnsan Hakları Komiseri Michelle Bachelet, Doğu Türkistan’daki “yeniden eğitim kamplarında” Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar ve diğer yerli halklara karşı “ciddi insan hakları ihlalleri” gerçekleştirildiğini açıkladı. Raporda bu ihlallerin insanlığa karşı suç
olarak kabul edilebileceğini belirtiliyor.
Bachelet’in son iş gününde(görevinin bitmesine 13 dakika kala) uzun zamandır beklenen rapor saat23.47’de yayımlandı. İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) bir yıl süren bir araştırmanın, çoğu Müslüman olan yerli halkların kitlesel şiddete maruz kaldığına dair kanıtları ortaya çıkardığını söyledi.
Gözaltılar, zorla çalıştırma sömürüsü, cinsel şiddet, işkence ve çocukların ailelerinden ayrıldığını söyleyen Bachelet, Çin, azınlıkların haklarını bastırmak ve “keyfi gözaltı sistemleri” oluşturmak için belirsiz bir şekilde ifade edilen ulusal güvenlik yasalarını bir kılıf olarak
kullanmakla suçladı. Ancak 48 sayfalık bu raporda “soykırım” kelimesi kullanılmıyor.
Bu konuda, Uygur İnsan Hakları Proje yönetici direktörü Ömer Kanat, “Bu, Uygur krizine verilen uluslararası tepkiyi temelden değiştiriyor”, çünkü BM, Çin hükümetinin bu gerçeği kategorik olarak reddetmesine  rağmen, Uygurlara yönelik korkunç suçların işlendiğini resmen kabul etti.”
Pekin, Doğu Türkistan’da herhangi bir gözaltı ve suistimal iddiasını reddediyor ve Uygur aktivistleri yalan söylemekle suçluyor. Rapor, Çinli yetkililerin BM’deki son dakika baskısı da dâhil olmak üzere, raporun yayınlanmasını engellemek için bir dizi gecikme ve yoğun lobi
faaliyetine rağmen yayımlandı. Birçok toplama kamp kurbanı ve Uygur diasporası raporun üzerinin örtülmesinden endişeliydi.
Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa; “BM raporu son derece önemli, çünkü bu rapor BM’e üye devletler, BM organları ve iş dünyasının anlamlı ve somut eylemlerinin önünü açıyor. Çin’in Sorumluluğu şimdi başlıyor” dedi.
Rapor, son yıllarda görgü tanıklarının ifadelerine, bağımsız araştırmalara ve geniş bir kitlesel gözaltı sistemini detaylandıran Çin hükümeti belgelerine dayanarak kamuoyuna açıklanan bulguları doğruluyor.
Gözaltına alınma raporları gelmeye başladığında, Çinli yetkililer başlangıçta kampanya yürüttüklerini yalanladılar, ancak daha sonra “kampların” yerli istihdamı artırmak ve radikalizmle mücadele etmek için temel işler ve dil eğitimi sağlama stratejisinin bir parçası olduğunu söylediler.
Raporun yazarları, görgü tanıklarıyla yapılan onlarca röportaja atıfta bulunarak, sistematik işkence ve diğer “acımasız, insanlık dışı veya aşağılayıcı” muamele biçimlerinin yanı sıra tecavüz de dâhil olmaküzere cinsel ve cinsiyete dayalı şiddete ilişkin “inanılır” iddiaları
ayrıntılandırdı.
Raporda, “kaplan sandalyesine bağlı elektrikli coplar da dâhil olmak üzere kaba dayak, yüzlerine su dökülerek sorgulamak, hücre hapsinde uzun süre kilitli tutmak, uzun süreler boyunca küçük taburelerde hareketsiz oturmaya zorlamak” gibi işkence detayları yer alıyor.
Raporda “Kamp” mahkûmlarını “sürekli açlık” ve “sürekli gözetim” altında olduğunu, Çince şarkılar ve diğer Çin Komünist Partisi propagandalarını ezberlemeye zorlandıklarını ve sürekli olarak enjekte edildiklerini ve uyku hapları almaya zorlandıklarını, bu eylemlerin “uluslararası suçlar, özellikle insanlığa karşı suçlar teşkil edebileceğini”
belirtiyor.
Woodrow International Center’da Kissinger Enstitüsü’nün Çin ve Amerika Birleşik Devletleri araştırmacısı Bradley Jardine, “Bu rapor, uluslararası görüşü değiştirmek ve BM üye devletleri ve uluslararası işdünyası tarafından bu vahşete anlamlı bir yanıt için zemin hazırlamak
için bir dönüm noktası olacak” dedi.
20 ülkeden 60 Uygur örgütünden oluşan bir grup, hükümetleri daha azla önlem almaya çağırdı.

ÇİN’İN TEPKİSİ
Raporu önceden okuyan Pekin, tüm suistimal iddialarını şiddetle reddetti. Çin, terörizm tehdidini ve Çin hükümetinin sözde “radikalizme” karşı “mesleki eğitim ve öğretim merkezleri” programının Sincan’a getirdiği istikrarı vurgulayan 131 sayfalık bir
karşı rapor sundu.
Pekin’in Cenevre’deki BM İnsan Hakları Konseyi’ndeki heyeti deraporun “Çin’i karaladığını” belirtiyor ve ülkenin içişlerine müdahale oluşturduğunu savunuyor. 1 Eylül’de yayımlanan açıklamada, “Bu rapor sözde ‘değerlendirme’, ile gerçekleri yok sayan Batılı ülkeler ve
Çin karşıtı güçlerin insan haklarını siyasi bir araç olarak kullanma niyetini tamamen ortaya koyan siyasallaştırılmış bir belgedir” diye suçunu inkâr ediyor.
Bu konuda Uygur Diasporası Doğu Türkistan’da gerçekten bir soykırımın mevcut olduğunu ancak bu raporun geç de olsa yayımlanmasının Uygur halkına ve Diasporasındaki Uygur topluluğuna bir ümit ışığı olduğunu düşünüyor!

Uygurların Türk Dünyasından Beklentileri 
Bu konuda, daha önceki BM oturumlarında Türk dünyası ekonomi çıkarlardan dolayı Çin’le ayni safta yer aldı ya da sessiz kaldı, şimdi ise BM raporunun onların da önünü açacağını, Doğu Türkistan sadece Uygurların değil tüm Türk dünyasının ortak manevi mirası konumunda olması gerektiğini, Türk dünyasını bu sessizliğin Uygurları yeterince üzdüğünü, bu sessizliğe son vermesi gerektiğini düşünüyorum ve biz Uygurların, yağının yandan geçer, kardeşin candan geçer; dediği atasözünü Türk dünyasına hatırlatmak istiyorum.

 

48  Sayfalık Raporun tamamına ulaşabilmek için : https://www.ohchr.org/sites/default/files/documents/countries/2022-08-31/22-08-31-final-assesment.pdf

Kaynak :  http://www.tarihbilimleri.com/bm-dogu-turkistanda-insanliga-karsi-suc-isleniyor.html

Share
3717 Kez Görüntülendi.