logo

trugen jacn
03 Ocak 2017

UNUTTUĞUMUZ UYGUR TÜRKLERİ ( II.VE SON BÖLÜM )

nadir-devlet

Prof.Dr. Nadir Devlet (İstanbul Aydın Universitesi Öğretim Üyesi)

Tablo 1’deki resmi istatistiklere göre, Çin’de ve bilhassa Türklerin yoğun olduğu Doğu Türkistan’da Türk nüfusu 7.060.826’dır. Bu resmi rakamlara şüpheyle bakan bazı araştırmacılar da bulunmaktadır. Bu araştırmacılardan birine göre, Çin’deki Müslümanların toplam sayısı 115 milyon olup, Doğu Türkistan’daki Müslümanların sayısı 10 milyona ulaşmıştır.

Bu nüfusun %80’ini Uygurlar, %10’unu Kazaklar, %5’ini Çinli Müslümanlar (Hui) teşkil etmektedir. Resmi evrakları incelediğimizde Çinliler Doğu Türkistan’da azınlık durumunda olmakla birlikte sayıları son on yılda çok artmıştır ve yeni göçmenleri yerleştirme uygulaması hala devam etmektedir. Böylece bir Türk ülkesi olan Doğu Türkistan’ın demografik çehresi Türkler aleyhine değiştirilmeye uğraşılmaktadır. 1949’ da Mao iktidarı ele aldığında Doğu Türkistan’ın genel nüfusu 3,5 milyon ve Çinli nüfusu ise ancak 300 bin olarak tahmin ediliyordu. Fakat 1943’te henüz Milliyetçi Çin – Çan (Kay-Şek) hükümeti tarafından başlatılan Doğu Türkistan‘a Çinlileri yerleştirme politikası 1949’dan sonra iktidara gelen Sosyalist Çin Hükümeti tarafından çok daha iyi bir şekilde uygulanmaya başlandı ve 1967’de bunların nüfusu 2 milyonu aştı. Resmi istatistikler olmamakla birlikte eski verilere göre son on yılda Doğu Türkistan’da tabii nüfus artışını tahmin etmemiz mümkündür.

1999 yılı nüfus tahminlerine göre ise 1.135.703.824 Çinliye karşılık 7.214.000 Uygur, 1.112.000 Kazak, 113.999 Kırgız, 83.629 Şibe, 69.102 Salar, 10.569 Sarı Uygur ve 4.127 Tatar, yani 8.507.476 Türk kökenli bulunmaktaydı. Çin Devlet nüfus istatistik verilerine göre, 2002 yılında Çin’in nüfusu 1.280.883.488’e ulaşmıştır.

Uygurların ancak diğer Türk topluluklarla birlikte bu bölgelerde salt çoğunluğa ulaşabildikleri görülmektedir. Ancak son yıllarda bu bölgeye ne kadar göçmen yetiştirildiği bilinmediğinden bu tahminler maalesef fazla sıhhatli değildir. Bu bölgenin dışında yaşayan Çinghai ve Gansu eyaletlerindeki Salarlar ise 1982 nüfus sayımında 69.503 nüfusa sahiptiler.

TABLO-2

Millet adı                                         Nüfus                    Bulundukları bölgeler

Hui   (Çinli Müslüman)               7.219.352              Ningsia, Gansu,   Henan, Şinciang ve diğer

Uygurlar                                        5.975.112              Doğu Türkistan (Şinciang) Honan

Kazak                                             907.582               Doğu Türkistan (Şinciang) Gansu, Çinghai

Kırgız                                             113.999                Doğu Türkistan (Şinciang) Hellongyang

Salar                                              69.503                  Çinghai Hui bölgesi ile  Gansu eyaleti

Tacik                                             26.503                  Doğu Türkistan ( Şincang)

Özberk                                          12.503                  Doğu Türkistan (Şinciang)

Baoan                                            9.027                   Gansu eyaleti

Tatar                                              4.127                   Doğu Türkistan (Şinciang)

Doğu Türkistan Nüfusunun Çinlileştirilmesi

1944 yılında Doğu Türkistan’ın Uygur nüfusu 2.988.528 iken, Çinli nüfusu 222.401, diğer azınlıkların nüfusu ise 721.121 idi. 1992‘de Çinli – Uygur nüfusu eşitlendi. Bunun nedeni de Çin hükümetinin uyguladığı göç politikası oldu. Doğu Türkistan’daki Çinli nüfusu son on yılda 14.762.023’e ulaşmışken, Uygurların nüfusu 10 milyon civarında kaldı. Yani Uygurlar kendi milli bölgelerinde azınlık durumuna düştüler. Çin yönetiminin bu politikası bölgedeki iç huzursuzluğun artmasında da başlıca aktör oldu. Doğu Türkistan‘ın son yıllarda bu denli doğal olmayan bir şekilde ve süratle Çinlileştirilmesi bölgedeki yerli halk Uygurlar‘da yok olma, Çin nüfusunun içinde eriyip gitme korkusu hâsıl etti.

Uygurların ne gibi kültürel ve eğitim hakları vardır?

Doğu Türkistan, ÇHC’nin geri kalmış yörelerinden birini teşkil etmektedir. Çin, ülkesindeki okuma yazma problemini çözememiş ülkelerden biridir. Buna Çin hiyerogliflerini öğrenememenin zorluğu yanında, 1 milyarlık bir nüfusu eğitmek için gerekli bütçenin temin edilememesi de sebep teşkil etmektedir.

TABLO-3

Bölgedeki Topluluk                        1982 Nüfusu               1992 Nüfusu tahmini          Oran %

Çinli                                                   6.000.000                   8.100.000                             45.87

Uygur                                                5.957.112                      8.042.097                              45.55

Kazak                                                907.582                        1.225.235                                6.94

Kırgız                                                113.999                        153.899                                    0.87

Tacik                                                 26.503                          35.779                                      0.20

Özbek                                               12,503                           16.879                                      0.09

Tatar                                                4.127                              4.376                                        0.02

Diğer                                                56.855                           76.754                                     0.43

Eğitim konusunda faaliyetler sürdürülmektedir. Ancak yine de 1982 nüfus sayımının neticelerine göre 1 milyarlık ÇHC’de 235 milyon kişi, yani takriben %25 okuma yazma bilmemektedir. Son bilgilere göre 335 milyon ilkokul, 178 milyon ortaokul, 66 milyon lise ve 4,5 milyon üniversite talebesi bulunmaktadır. Doğu Türkistan ise eğitim alanında Çin’in geri kalmış yörelerinden sayılmaktadır. Tablo 4’te de görüleceği üzere Doğu Türkistan üniversite mezunları yönünden Çin ortalamasının bir parça üstündedir. Fakat Çin’in gelişmiş yöreleri ile kıyaslandığında çok düşüktür. Doğu Türkistan’ın Urumçi şehrinde 1 üniversite bulunmakta ve bu üniversitenin 10 fakültesinde 3154 talebe okumaktadır. Bu talebenin ancak yarısından biraz fazlasını (yüzde54,8), yani 1.727’sini Türkler teşkil etmektedir. Türklerin Çince eğitimi yapan okullarda tahsil görmesi Çinceyi iyi bilmedikleri için bir hayli zor olmaktadır. Yukarıda adı geçen Urumçi Üniversitesi‘nin dışında Doğu Türkistan’da 12 yüksekokul, 800 ilk ve 14 bin ortaokul bulunmakta ve bunlara 1.200.000 öğrenci devam etmektedir.

1982 yılında kabul edilen yeni Çin Anayasası milli azınlıkların haklarını korumak için bir takım tedbirler de düşünmekteydi. Buna göre bilhassa Doğu Türkistan’daki okullardaki Türk öğrencilerin sayısı artırılacaktı. Resmi bilgilere göre 1981/82 ders yılında yüksekokullara kayıt olanların yüzde 70’ini Türkler teşkil etmiştir. Bunun dışında Pekin, milli azınlıkların kendilerinden öğretmen ve yönetici yetiştirme faaliyetine değirişmiş olup, 1980/81 ders yılında milli azınlıklara mensup 446 talebe Pekin, Çinhua üniversitelerine kayıt ettirilmişlerdir. Azınlıkların toplu olarak bulundukları bölgelerde ise 83 öğretmen okulu açılmıştır. Doğu Türkistan’da ise 4 yüksek öğretmen okulu faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Bütün bunlar yeni tedbirler olup, henüz ürünlerini vermemişlerdir. Zaten Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı kültür politikası neticesinde, aynı Sovyet örneğinde olduğu gibi gençlerle yaşlılar arasında bir kültür kopukluğu meydana getirilmiştir. Bugünkü günde Doğu Türkistan’da kuzeydeki ağızlar esas alınarak hazırlanan edebi Uygurca kullanılmaktadır. İslamiyeti kabul ettikleri döneme kadar kendilerine has Uygur harflerini kullanan Uygurlar, 1970’lere kadar ise, Arap harflerini kullandılar. Fakat Ocak 1965’te Çinceyi Latin harfleriyle yazmak için geliştirilen ortografik alfabenin (pin-yin) Uygur ve Kazaklar için de kullanılması öngörüldü.

33 harften müteşekkil bu Latin esaslı alfabedeki bazı harfler Türkçe aslına uymakta idi. Fakat 1965’te karar alınmış olmasına rağmen uygulama pek başarılı olmadı. 1974’lere kadar Latin harflerinin yanında Arap harfleri de kullanılmaya devam etti. Fakat öğrenciler yeni alfabeyi öğrenmekteydiler. 1974’ten sonra Latin uygulaması çok yaygınlaştıysa da 1980’de Çin’deki reform hareketinin bir neticesi olarak tekrar Arap harfleri kullanılmaya başlandı. Böylece en azından bir nesil bilmediği eski Arap harflerini yeniden öğrenmek durumunda kaldı.

Böylece bugün eski Sovyetler Birliği’ndeki Türkler değişik şekillerde Kril, Türkiye’dekiler Latin, Çin ve İran’dakiler Arap harflerini kullanmaktalar. Doğu Türkistan’daki gerek Uygurlar ve gerek Kazaklar ilkokullarda kendi şivelerinde eğitim görebilmektedirler. Fakat yüksek eğitim Çince yapıldığından Çince eğitimine de büyük ehemmiyet vermek zorunda kalmaktadırlar. Son yıllarda modern Uygur edebiyatında bir takım gelişmeler kaydedilmiş olup, Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı Türk tarihinin mühim eseri de neşredilmiştir. Bu da Pekin’in kültür politikasında bir parça yumuşama ile izah edilebilir. Fakat eski Sovyetler Birliğindeki Türklerin kültürel faaliyetleri ile mukayese edildiğinde bu durum tatmin edici olmaktan çok çok uzaktır.

Doğu Türkistan’da yerli halkın, yani Uygur, Kazak ve Kırgızların dili, edebiyatı ve kültürü ile ilgili, çalışmalara son yıllarda ehemmiyet verilmeye başlandığı anlaşılmaktadır. İlk olarak 1949’da Pekin Üniversitesi’nin Şark Dilleri bölümünde Uygurca dersler verilmeye başlanmış, 1952’de Milletler Merkezi Enstitüsü’nün Azınlıklar Diller Şubesinde de Uygarca okutulmaya başlanmıştı. Bu şube 1952’de Doğu Türkistan’daki dilleri öğrenmek ve incelemek üzere üç seksiyon (Uygur, Kazak, Kırgız) oluşturdu ve burada takriben yarısını Türkler teşkil eden 20 ilim adamı çalışmaya başladı.

TABLO-4

Üniversite         Lise                Ortaokul         İlkokul           10bin kişiden Ün.Mez.

Pekin                          330.308        119.020        3.684.962       2.417.372                      3.578

Doğu Türkistan        61.033           21.896              2.289.282     4.423.885                   467

Toplam                   4.414.495      1.602.474           178.277.141   355.160.310                440

Uygurların Artan Protesto Ve Eylemleri

Uygurların Çin yönetimine karşı protesto bilhassa1990’lı yılların başında güç kazanmaya başlamıştır. Nisan 1990‘da Kaşgar’ın güneyinde Baren’de beş gün süren ayaklanma, Çin güvenlik güçleri tarafından en azından 50 Uygur’un öldürülmesi ile bastırılabilmişti. Son yıllarda ise Gulca‘da (Yining) da ayaklanmalar ortaya çıktı. Çin kaynakları Nisan- Aralık 1996 tarihleri arasında 57 bin kişinin gözaltına alındığını bildirdi. 27 Ocak 1997’de Gulca’nın Ayden kasabasında bir Uygur kadınına yapılan saldırı büyük bir protesto hareketine yol açmış ve yüzlerce kişi tutuklanmıştı.5 ve 6 Şubat 1997’ de ise yine Gulca’da binden fazla Uygur’un katıldığı bağımsızlık gösterilerinde resmi verilere göre 9 kişi öldü. 200 civarında insan tutuklandı. Resmi olmayan yerel kaynaklar ölü ve tutuklama sayılarının bunların çok üstünde vermektedir. Bu gösterilerden sonra tutuklananların otuzu ise idam edildi. 1997 ‘de Çin’ in başkenti Beijing’deki üç patlama da “Müslüman bölücüler” hesabına yazıldı. Resmi verilere göre 1997 yılında Çin’ de 1.876 kişi idam edildi ve bunların bir kısmını da Uygurlar teşkil ediyordu. Uygurlar arasında artan huzursuzluk bir takım yer altı faaliyetlerini de canlandırdı. Gizlice silahlanan bir kısım grupların bombalama veya Çinli görevlilere saldırma faaliyetlerine de girişmelerine yol açtı. Ağustos 1998’de sekiz polis, bu nevi terör hücumlarının kurbanı oldu. Aynı ayda Başbakan Jiang Zemin’in Doğu Türkistan’a ziyaretinden sonra bombalar patladı. Eylül ayında da Doğu Türkistan’da 13 kişi idam edildi. Olaylar 1999’da da durulmadı. Mart ayında on Uygur, Doğu Türkistan’da idam edildi.

Uygurlar Çin İle İlişkilerimizi Geliştirmede Aracı Olabilir mi?

2000 yılı Çin ile Türkiye arasında yakınlaşma yılı oldu. Şubat 2000’de o dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan Beycin’de “Sınır ötesi suçlarla mücadele işbirliği” antlaşmasını imzaladı. Aynı yılın nisan ayında Çin Başkanı Jiang Zemin de Türkiye’ye resmi ziyarette bulundu. Ancak Doğu Türkistan’daki olaylar durulmadı.

29 Ağustos 2000’de Hoten’in Keriye kasabasında 7 bin civarında Uygur yerel Çinlilerle çatışmaya girişti ve olaylar 200 civarında Uygur’un tutuklanması ile bastırıldı. 8 Eylül 2000’de ise Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de bombalar patladı ve yüzlerce kişi yaralandı. Aralık 2000’de İli’de tutuklanan 11 Uygur’un üçü idam edildi ve sekizine ise beş ile on beş yıl arasında hapis cezaları verildi. Doğu Türkistan’ın resmi yayın organı ‘’Talimu’’ dergisine göre, bölgenin diğer mühim bir şehri Aksu’da polis Şubat ile Temmuz ayları arasında 78 terör teşkilatını dağıtmış, 768 şüpheliyi tutuklamış, 153 teröristi yakalamış, 908 izinsiz silah ve takriben üç bin kg. patlatıcıyı ele geçirmişti. 2001 yılı da olaysız geçmedi, ocak ayında bu sefer Gulca’da iki Uygur idam edildi. Afganistan olayları patlak verince ise Çin makamları Uygurlar üzerine daha sert gitmeye başladılar.

Haziran 2002’de halen başbakan yardımcısı ve devlet bakanı bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Çin’e bir resmi ziyaret yaparak, bu bölgedeki Uygur ve Kazakların iki ülke arasında dostluk köprüsü olması gerektiğini vurguladı. Türkiye, Çin’le yakınlaşması sayesinde Çin’den on binlerce turist geleceği ümidini de taşıyor. Ancak Çin’in bir kaç şehrine THY’nin haftada bir-iki uçak seferi var. Çin’in ise böyle bir seferi yok. Mesafeler çok uzak ve pahalı. Bu durumda Çinli turist beklentisi ne kadar gerçekçi, belki de işi uzmanlarına bırakmak lazım. Ancak konunun yabancısı olarak, Çinli turistlerin değerli Çin malulleri ile gelip, bunları burada satarak, hem kazanç sağlamak hem de tatil yapma fırsatını da elde edeceklerini daha kuvvetle muhtemel diye düşünebiliriz. 2001 yılında Çin ile ticaretimizde 922 milyon dolarlık ithalat, 1.999 milyon dolarlık ihracat yapmış bulunuyoruz. 2002 Ocak-Nisan aylarında ise ithalat 339,2 ihracat 65,9 milyon dolar olmuştur. Bu rakamlar dahi Çin ile yapılan ticaretten kimin karlı çıktığını açıkça ortaya koymaktadır.

Kapalı kutu Doğu Türkistan’da gözlemciler için hangi olayın terör, hangisinin masum bir protesto olduğunu belirlemek mümkün olmamaktadır. Kısacası Doğu Türkistan’ın esas halkı Uygurların, Çin’in bölgede atom deneyleri yapma, yöreye Çinli göçmen yollama, yörenin petrolünü sömürme, dini, kültürel kısıtlama ve diğer politika ve diğer katı uygulamalarından çok rahatsız oldukları bir gerçektir. Ancak büyük ülkelerin menfaat politikaları arasında sıkıştıkları için onların insan hakları gündeme gelememektedir. Ayrıca yurt dışında bu sorunlarını gündeme getirme olanaklarına da pek fazla sahip değildirler. Türkiye de onların Çin’i rahatsız edebilecek eylemlerine izin vermemektedir.

Sonuç olarak Çin’deki Uygurların yarasına merhem olamayan Türkiye, onların Çin ile ilişkilerimizi geliştirmede ne kadar yararlı olabileceğini düşünebilir?

(2. Bölümün sonu.Yazı bitmiştir.)

Kaynak: Prof.Dr. Nadir Devletin Academia.edu kişisel profilinden alınmıştır. (Ursad.org)

Etiketler: » » » » » » » »
Share
1015 Kez Görüntülendi.