logo

trugen jacn
14 Ağustos 2017

ÇİN,DOĞU TÜRKİSTAN’DA UYGURLARIN EĞİTİM VE ÖĞRETİM HAKKINI NASIL KATLEDİYOR ?

Mehmet Emin HAZRET

Doğu Türkistan’dan insan yüreğini parçalayan kötü  haberler gelmeye devam ediyor.

Geçtiğimiz  Mayıs ayında Urumçi’deki bir Üniversitede bir Uygur profesör açığa alındı. Suçu neydi ? Bunun sebebini kendisi de bilmiyor.

Çalıştığı Fakültenin  ÇKP genel sekreteri ve Fakülte dekanı olan Çinli yetkili, Uygur Profesörü   makamına  çağırtıyor ve sorguluyor;

– Sen  Çin  eğitim yasasına karşı suç işledin ?

Uygur Profesör korku ve şaşkınlık içinde kalmıştı ve Dekanın ne dediğini de pek  anlamadı. Çinli dekan sorgulamaya ve suçlamalara devam etti ;

-Sınıfta öğrencilere ders  anlatırken  Uygurca konuşmak yasak değil mi?

-Ben Uygurca konuşmadım hiç.

Uygur  hoca  bu kez biraz rahatlıyor. Çünkü o Uygurca konuşmamıştı. Sınıftaki 40  öğrencinden şimdi sınıfta  26  Uygur öğrenci kalmıştı. Dersler Çince söylenecekti. Hoca da  Uygurca konuşmanın cezanın ağır olacağını bildiği için dersinde  kesinlikle Uygurca konuşmuyordu. Öğrencilerin de Uygurca konuşmasına izin vermiyordu.

Çinli dekan suçlamalarını sürdürdü ;

-Küstah diyerek kendisini azarladı. Her öfkelenen Çinli yönetici gibi yumruğunu masaya vurdu ve öfke ile sorgulamayı devam ettirdi ;

–sen fakültemizin bir profesörüsün.  Bana nasıl yalan söylersin?

– Efendim, ben kesinlikle doğru söylüyorum.  öğrencilerim şahit. Ben derste Uygurca söylemedim.

Dekan Han LCD Tv.nin  kumandasını eline aldı ve  düğmesine bastı. Duvardaki Televizyon  açıldı. Ekranda Uygur Profesörün sınıfta ders söyleyen video görüntüsünü birlikte izlemeye başladılar. Görüntüde Uygur Hoca, slayt üzerinden Kunfüçyos’in bir sözünü   Çince yazı üzerinden   anlatıyordu. Dersi izleyen Uygur öğrencilerin yarısı  Çince anlatılan bu cümleyi anlayamadıklarını   belirttiler.Hoca  Uygur öğrencilerin talebi  üzerine cümlenin Uygurca  çevirisini  anlatmak zorunda kalmıştı.

ÇKP.’lı Dekan Han  televizyonun görüntüsünü durdurdu ve devam etti ;

– Bu söylediğin Uygurca değil mi?

Uygur Hoca korkulacak bir şeyin  olmadığını düşünmeye  başlamıştı. Bu  yüzden  bir az rahatladı;

-Dekanım. Bunlar Kunfüçyos’un   2 bin  yıl önceki  yazı ve sözleridir. Sizde biliyorsunuz, bu  eski ve klasik Çince’yi değil,Uygur öğrenciler, etnik  Çinli öğrencilerin dahi  anlaması imkansız. Ben bunun için sadece cümlenin Uygurca anlamını söyledim.

Çinli Dekan,Hocanın bu cevabına göre  bir şeyler söylemek yerine şu talimatı verdi ;

-Yasa gereği maaşın 3 kademe düşürülecektir. Ders verme yetkin iptal edilmiştir.Şimdi derhal git ve  İtirafname ve  Tevbenamelerini  yaz ve bana getir sözleri ile sorgulamayı tamamladı ve  hocaya   kapıyı gösterdi.

Urumçi’deki Üniversitelerde kamera sistemi henüz yok. Bu görüntüler nasıl çekildi? 2016/2017  eğitim öğretim dönemi  başladıktan sonra bir akşam onun evine bir öğrencisi gelmişti. Öğrenci ona şunları söylemişti  ;

“ Hocam, 4 senedir sizden ders alıyorum. Babam küçükken vefat etmişti. Sizi babam yerinde görüyorum. Ben Urumçi istihbaratına ajan olarak çalışmaya başladım. Mecbur ettiler. Benim de okulumu  devam ettirmem için paraya ihtiyacım vardı. Hocalarımı  ve öğrenci arkadaşlarımı  takip etmemiz gerekiyor. Ben yalnız değilim. Sınıfımızda en az benim gibi 10 öğrencinin olduğunu tahmin ediyorum. Hocam kendinize  çok dikkat edin .”

Uygur Öğrenci bu sözleri  Uygur Hocasına söylerken gözlerinden  göz yaşı  damlaları ipinden kopmuş ince taneleri  gibi dökülüyordu. Öğrenci sözünü bitirir bitirmez evden çıktı ve gece karanlığında  sokaklarda kayıp oldu.

Profesör her şeye hazırlıklı idi. Her adımı düşünerek atıyordu, her kelimeyi düşünerek söylüyordu. Geçen ders yılında  sınıftaki 40 öğrenciden  devam eden öğrenci sayısı sene sonunda  26  kişi  kaldı. 14 öğrenci gece baskınlarında Çin polislerince yakalanıp götürüldü. Fakültede 2 öğretim görevlisi de “Ders anlatırken, Kürsüden bölücülük propagandası yapmak” suçundan yakalanıp  hapsedilmişti. Bu  Konu hakkında korkudan hiç  kimse başkasından hiç bir şey   soramıyordu.

Profesör’ün  Lisans üstü öğrenimini yurt dışında  yapan ve bu ülke’ye yerleşerek  bu ülke vatandaşlığına geçen bir öğrencisi geçen hafta onun ziyaretine gittiğinde bu hikayeni anlatmıştı.  Üniversitelerde Uygurların nefes alıp verişlerine kadar  her şeyleri takip ediliyor.

Hoca  İtirafname ile Tevbenamasını  yazmak yerine emeklisini istemişti. Talebi hemen onayalanmış ve işleme konulmuştu.

Bana bu hikayeyi anlatan arkadaş şunları de bana ilave olarak anlattı .Hür Ülkelerdeki Cezaevlerinin   şartları Urumçi’deki Üniversitelerin şartlarından daha iyi olduğunu anlatırken şöyle  bir kıyaslama  yaptı ;

” Urumçi’deki Üniversitelerin kütüphanelerindeki  tüm Uygurca kitaplar raflardan kaldırılmış. Bölücülük fikirleri var diye teşhis konulan kitapların listesi her  hafta liste halinde  yayınlanıyor. Mesela, 50  yıldan fazla bir süre ile Çin ile işbirliği yapan ve yaklaşık 20 yıl süre ile sözde  Uygur özerk bölge hükümet  Başkanlığı yapan Seyfettin Azizi’nin kitapları da bu yasaklı kitaplar listesinde bulunuyor. Bu adam  Çin Halk Cumhuriyeti Halk  Kurultayı(Parlamento)  başkan yardımcılığı görevi yapmış, öldüğünde Çin devlet adamı olarak ilan edilip Çin devlet bayrağı yarıya indirilmiş ve devlet töreni ile cenazesi  defnedilmişti. Bu kez  bu Çin’in yakın ve sadık işbirlikçisi  Seyfettin Aziz’in kitapları dahi yasaklı kitaplar listesi içerisinde yar alıyor. Halbuki,hür ve demokrasi ile yöneltilen  ülkelerdeki cezaevlerinde her mahkum istediği kitabı okuma özgürlüğü vardır.”

2016-2017 öğretim döneminde    Çin Polisleri ile Çin İstihbarat ajanlarının  hemen hemen her gün   Üniversite Yatakhanelerinde kalan Uygur öğrencileri geceleri yataklarından kaldırılarak  tutuklamadığı gün hiç yoktur.Bu şekilde tutuklanan öğrencilerin sayısının 2 bir civarında olduğu tahmin edilmektedir. Çin İşgal yönetiminin  Üniversite yönetimine ve ailelerine haber vermeden gizlice  tutuklayıp götürdükleri evlatlarının akibetlerini öğrenmek için Polise müracaat eden Ana Babalar de tutuklanıyor ve bir daha kendilerinden haber alınamıyor.Onlar da evlatları gibi kayıp,  Onların akibetlerini öğrenmek için Urumçi Emniyet Müdürlüğü önüne gelen  evlatları dahi gözaltına alınıyor ve ana babaları ile aynı kaderi paylaşıyorlar.

Çin Polisleri tarafından tutuklanan ve kendilerinden bir daha  haber alınamayan Uygur öğrenciler eğer  2017/2018  eğitim yılının başlayacağı Eylül ayına kadar serbest bırakılarak  ortaya çıkmazlarsa  bu öğrenciler kayıt yaptırmadığı ve devamsızlık yaptıkları suçlaması ile okulları ile ilişkileri kesilecek ve gelecekleri karartılmış olacaktır.

Doğu Türkistan’ın Uygur Türklerinin yoğun olarak yaşadıkları Kaşgar, Aksu, Hoten, İli bölgelerinde Uygurlara uygulanan eğitim ve öğretim  katliamlarının  etnik Çin milli zulmünün ve eğitim ve öğretimdeki soykırımın haberleri ulaştıkça  tüylerimiz diken diken oluyor.

Doğu Türkistan’daki Çin işgal yönetimi 21. Yüz yılda bütün dünyanın gözü önünde Uygur Türklerinin  aydınlarını ve  Uygurların geleceğini kuracak ve devam ettirecek  çocuklarını ve gençlerini  eğitim ve öğretim  haklarını  böyle gasbetmekte ve  Çin faşizminin Nazilerden beter uygulamaları ile kültür ve eğitim  katliamına tabi tutuyor !

Doğu Türkistan  Türkleri  tarihinin hiç bir döneminde  günümüzde yaşadığı kadar kötü ve  böyle kara günleri yaşamamıştır. Türk medyası de tarihinin  hiçbir döneminde Doğu Türkistan sorununa bu denli kulak tıkamamıştır.  Uygur Türklerinin sorunlarına bu kadar duyarsız,bigane,  kör ve sağır kalmamıştır.

Fakat  bütün bunlara rağmen, yine de yazıyoruz ve yazmaya da devam edeceğiz. Çünkü, bu ülkede Doğu Türkistanlı Kardeşlerinin Dindaşlarının ve Soydaşlarının dert,ıstırap ve  acılarını  yüreklerinde hisseden  ve manen  paylaşan insanlar hala varlar çok şükür. Daha da önemlisi hangi amaç ve sebeple olursa olsun Doğu Türkistan ve Uygur  Türkleri problemini Türk dili üzerinden inceleyen ve araştıran,bunları yazan ve çizen batılı Araştırmacılar, Bilim adamları  ve akademisyenler de mevcut. Uluslara arası düzeyde gündeme getiren STK.lar  de var.

Doğu Türkistan’in ve Uygur Türklerinin  sesi ne kadar kısılmaya çalışılırsa çalışılsın, Çin’in bu lanetli   düzenbazlıklarına, sinsi  aldatmacalarına  ve karatma oyunlarına alet olanların sayısı  günden güne ne kadar çoğalırsa çoğalsın ve  kim olursa olsunlar bizler yine   haklı ve kutsal davamızı meşru zeminlerde savunmaya devam edeceğiz.

Doğu Türkistan’da Çin tarafından  her gün biraz daha imha edilmek  tehlikesi ile karşı karşıya bulunan  en az 20 milyona kadar hem Müslüman,hem Türk ve hem de insan olan bu  Kardeşlerimizin  feryatlarını,yardım çığlıklarını   sesimizin çıktığı ve  avazımızın  yettiği kadar ve   Allah’in bize lütfettiği imkanlarımızı sonuna kadar kullanarak bu  çığlıkları ve bu sesi bir şekilde dünyaya duyurmaya devam edeceğiz.  Çünkü Doğu Türkistan bizim ana yurudumuz.Bizler bunu haykırmak ve duyurmak zorundayız.

Etiketler: » » » » » » » » » » » »
Share
1008 Kez Görüntülendi.