logo

trugen jacn

ÇİN’İN TİENENMİN KATLİAMININ YIL DÖNÜMÜNDE ÇİN VE DOĞU TÜRKİSTAN

Tiananmen katliamının yıl dönümünde Çin ve Doğu Türkistan

Oğuzhan Batur  (QHA – Özel )

4 Haziran 1989 yılında Pekin’in dünyaca ünlü Tiananmen Meydanı’nda özgürlükçü taleplere karşı büyük bir silahlı operasyon gerçekleşmiş ve bunun sonucunda sayıları 1000’e yaklaşan insan hayatını kaybetmişti. Çin’in yakın tarihinde komünist devrimden sonra en büyük siyasal olay ve dönüm noktası olan Tiananmen Olayları hem Çin hem Doğu Türkistan’ın kaderini önemli bir ölçüde etkilemiştir.

Mao sonrası Çin’de reformistlerin parti içerisindeki atağı sonucu Deng Şiaoping liderliğe getirildi. Şiaoping’in zaferi sonrası ekonomik çöküntü içerisindeki rejimi kurtarmak adına 78-85 yılları arasında bir reform planı yürürlüğe sokuldu. Çin’de görülmemiş bir liberal hava esmeye başladı. Japonya ile barış dahi imzalandı. Yabancı sermayeye ve dış dünyaya kapılar açıldı. Aslında tüm bunlar Şiaoping ve ekibinin çok liberal olmasından ileri gelen değil, çökmekte olan bir rejimi kurtarmak adına yapılan hamlelerdi. Yabancı sermayenin girmesi için uygun özgürlükçü bir ortam yaratmak hedeflendi. Bu hava Doğu Türkistan’a da yansıdı. Bu dönemde Doğu Türkistan’ın yerli halkı bir nebze de olsa, her alanda çeşitli teşebbüslere girişmiştir. Kimliklerine dair tarih kitapları basmış, filmler yayınlamış ve diğer kültür faaliyetlerinde yeniden bir canlanma yaşamışlardır.

1980’li yılların sonuna gelindiğinde ise açık ekonomi, görece özgür basın ve dünyayla irtibat sayesinde yeniden hayat bulan bireylerin düşüncelerinde Çin Komünist Partisi’nin çeşitli uygulamalarını sorgulamaya yöneltmiştir. O yıllarda, kapitalist ekonomiye geçişte yaşanan enflasyon, tek partinin öğrencilere yönelik tutumu ve hatta partinin bizzat varlığı eleştirilir hale gelmiştir. ÇKP hayatta kalmak için giriştiği bu hamle sonrası bu işin önünün alınması gerektiğini düşünmeye başlamıştır. Bunun akabinde 1987 yılında Deng Şiaoping de facto olarak liderliğini yürüttüğü partinin Genel Sekreteri olan Hu Yaobang’ı bir gazetedeki eleştiri yazısı nedeniyle görevinden aldırdı. Şiaoping’e göre Yaobang fazla özgürlükçüydü. Bu, özellikle Çin reformu sonrası oluşan gençlikte büyük bir tepki topladı. 1989 yılına gelindiğinde görevinden alınan sabık Genel Sekretere iade-i itibar verilmesini isteyen öğrenci grupları, Hu Yaobang’ın ani ve şüpheli ölümü sonrası Çin’de gençlik günü olan 4 Mayıs’ta büyük kalabalıklarla Tiananmen Meydan’ında toplanmaya başladı. Gösteriler yolsuzluklara itirazlarla ve demokratikleşme talepleriyle geniş kitlelere hatta ülkeye yayılmaya başladı.  Meydanda olanlar, o yıllarda Baltık ülkelerindeki, Bakü’deki demokrasi ve özgürlük talepleriyle kömünist rejime karşı duran hareketlere iyiden iyiye benzetilmeye başlandı. 17 Mayıs’ta Pekin’de 1.5 Milyon kişi yürüyüş düzenledi. Öğrenciler açlık grevine başlarken, rejimde artık bu hareketi tamamen karşı devrimci ilan ederek ortadan kaldıracağını açıklamıştı. Bu sırada tüm dünyanın yakından izlediği bu hareketin üç öğrenci liderinden biri ise Uygur’du. Örkeş Dölet (Çince telafuzzu Wuer Kaixi) adındaki bu öğrenci lideri Gulca şehrinden gelen bir Uygur ailesinin çocuğuydu.

O sırada başbakan Li Peng açlık grevinde olan öğrenci liderleri ile konuşmak istedi. Öğrenciler bunun can güvenlikleri için canlı yayında ve tüm dünyaya açık olmasını istedi. Bu görüşmeden de sonuç çıkmayınca hükümet ile meydan arasındaki gerginlik had safhaya çıktı. 3 Haziranı 4’üne bağlayan gece 50.000 asker alanı kuşattı. Komünist Partisi askerleri 4 Haziran gecesi alana girerek yüzlerce insanı katleti. Sayı binleri aştı.

Bu noktadan sonra ekonomik kurtuluş için maske olarak kullanılan özgürlükçü ortamın defteri kapatıldı. Jiang Zemin genel sekreterliğe getirildi. Zemin, aşırı liberalliği eleştirdi. Piyasa ile siyasi liberalliği ayırdı. Siyasette katılık geri döndü.

Doğu Türkistan’ın Çin zulmüne direnişi örnek bir şekilde sürüyor.

Doğu Türkistan açısından görece iyi günlerin sonu olan bu dönüm noktası sonrası işler hiç iyi gitmedi. 1990’lı yıllar Doğu Türkistan’da bugün ayyuka çıkan bütün sorunların çok daha fazlaca yer ettiği bir dönem oldu. İlk başta var olan siyasi baskı ve kontrol arttırıldı. Çin’in sanayileşme sürecinde petrol, doğalgaz ve pamuk gibi ürünlerle hammadde ihtiyacının üçte birini karşılayan Doğu Türkistan’da açılan tüm fabrikalara Çin’in en geri bölgelerinden getirilen Han Çinlileri yerleştirildi. Çin Anayasasında yazan yerel halkın önceliği göz ardı edildi. Doğu Türkistan’ın özellikle şehir bölgelerinde demografinin değişmesi ve kolonizasyon uygulamaları bu yıllarda bu şekilde gerçekleştirildi. Yine bu dönemde ardı ardına gelen Barın, Kaşgar ve Gulca katliamları Doğu Türkistanlılar arasında çaresiz bir nefreti yükseltti.11 Eylül sonrasında bulduğu fırsat ve terör bahanesiyle halkı radikalizme itecek uygulamalar yürürlüğe konuldu. Dini özgürlükleri yok ederek gerçekleştirdikleri bu uygulamalar sonucu bazı Uygurlar radikalizmin pençesine düştü. İşsizlik, akıl dışı dini yasaklamalar ve yargısız infazlar Doğu Türkistanlıların üzerine kara bulut gibi düştü.

Tiananmen sonrasında bugüne geldiğimizde, Çin hala baskıcı uygulamalarını devam ettiriyor. Liberal Çinlilerin merkezi olan Hong Kong gibi yerlerdeki protestolara baskıyla karşılık veriyor. Yeni bir Tiananmen, Hong Kong’da olur mu diye düşünülürken Çin’in alışıldık tavrı, 5 Temmuz 2009’da Ürümçi’de gerçekleşen ve Çin’in bir şehrinde 200 Uygur işçisinin yaralanmasına ve ya ölümüne neden olan olayları protesto etmek üzere toplanan barışçıl bir yürüyüşü katlederek yeniden ortaya çıktı.

Uygurlar diaspora milliyetçiliği yürütürken ülke içerisinde barışçıl bir profesör olan Uygur bilim insanı İlham Tohti gözaltına alındı. Tohti Uygur-Çinli çatışmasına barışçıl ve halihazırda Çin kanunlarında yazan uygulamaların uygulanmasını isteyerek çözümler aramıştı. Ancak yaptığı eleştirilere tahammül edilmedi ve ömür boyu hapis cezası verildi. Tiananmen’in liderlerinden Örkeş Dölet ise sığındığı Tayvan’da parlamenter seçildi.

Bugün Doğu Türkistanlılar şehirlerde birçok sektör iş ve kariyer imkanı bulamazken, kırsal kesimlerde de angarya işçiliğine tabii tutulmaktadır. Eğitim dili olarak Uygurca tamamen müfredattan kaldırılmış ve öğrenilmesi önüne zorluklar getirilmiştir. 2010’lu yıllardaki verilere göre Uygur Özerk Bölgesinde ortalama kişi başına düşen GSMH 19,000 Yuan iken köylülerin ortalama milli geliri 3600 Yuan(560USD) olarak açıklandı. Gel gelelim Uygurların yoğun olarak yaşadığı güney bölgelerde misal Hoten’de ortalama gelir 2226 Yuan (330USD) köylülerin ise 1500 Yuan(220USD)dır.

Tiananmen Katliamı sonrası karanlığa gömülen coğrafya 28 yıl sonra yine aynı baskılarla karşı karşıya bulunmaktadır.

Kaynak : Qırım Haber Ajansı(QHA)

Etiketler: » » » » » » » » »
Share
612 Kez Görüntülendi.