logo

trugen jacn

İNSAN HAKLARI VE AF ÖRGÜTÜ’NDEN MISIR’DA TUTUKLANAN UYGURLAR İÇİN ORTAK MEKTUP

Uluslar arası Af Örgütü ( Amnesty İnternational)  ile İnsan Hakları İzleme Örgütü(HRW) Örgütleri Mısır Yönetiminin haksuz ve hukuksuz olarak tutukladığı Müslüman Uygur Türkü öğrenciler ile ilgili olarak El-Azhar Üniversitesi İmamı  (Rektörü) Ahmed Tayeb Aziz’e  ortak bir mektup göndermiştir. Mektupta  tutuklanan bu Uygurların bir an önce serbest bırakılması ve Çin’e iade edilmesi talip edilmiştir. Asli ingilizce olan bu mektup Uyghurnet.org  okuyucuları için  TİLMAÇ tarafından Türkçeye çevrilmiş olup, aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.(UYHAM)

Human Rights Watch

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi (UYHAM)

 

Konu : Mısır’daki Etnik Uygurların Çin’e Zorla Gönderilmemesi

Sayın Ahmed El-Tayeb Aziz
                     Azhar Üniversitesi İmamı

        1 Youssef Abbas St.
                     Nasr City, Kahire –MISIR

Mısır’da Tutuklanan Etnik Uygurların Çin’e Zorla Gönderilmelerinden Endişe Ediyoruz.

Sayın İmam,
İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Düşünce ve İfade Özgürlüğü Derneği adına sizlerden birçoğu, El-Azhar Üniversitesi’nin öğrencileri olan etnik Uygurların kitlesel olarak tutuklanmalarının derhal durdurması için Mısırlı yetkililer ile görüşmenizi ve onları bu konuda teşvik etmenizi rica  etmek amacı ile bu ortak mektubu yazıyor ve iletiyoruz.
Bize ulaşan bilgilere göre 3 Temmuz’dan bu yana Mısır yetkilileri, Çin hükümetinin isteği üzerine bir çoğu El- Azhar Üniversitesi öğrencisi olan en az 62 Uyguru göz altına alarak tutukladıkların öğrendik. Mısırlı Yetkililer, bu tutuklanan Uygurların nerede bulundukları ve sağılık- esenlik durumu hakkında hiçbir açıklamada bulunmadılar.Ancak, biz tutuklanan bu Uygurların birçoğunun keyfi muameleler ve baskı ve işkenceler ile karşı karşıya kalacaklarını ve zorla Çin’e geri gönderilmesi tehlikesiyle karşı karşıya bulunmalarından endişe ediyoruz
New York Times gazetesi ; Mısır havacılık görevlileri 6 Temmuz’da Mısır’dan en az 12 Uygur’u Çin’e geri gönderdiğini  ve 22 Uygur’un Mısır polisleri tarafından sınır dışı edilmek üzere gözaltına alındığını bildirdi. Yetkililer, Mısır polisinin  tutuklanan bu Uygurları hiçbir açıklama ve sebep göstermeksizin sınır dışı etmelerini emrettiğini söylediAf Örgütü Logosu ile ilgili görsel sonucu

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Çin ve Mısır da dahil olmak üzere dünyanın 90’dan fazla ülkesinde uluslararası insan hakları ve mülteci kanunlarına karşı muamele ve bu yasalara uyumu izleyen ve raporlayan bağımsız bir sivil toplum kuruluşudur.

Düşünce ve İfade Özgürlüğü Derneği ise, bağımsız ifade ve medya özgürlüğü, yaratıcılığın özgürlüğü, öğrencilerin haklarını, insan haklarını savunanların özgürlüğünü savunan, ifade özgürlüğünü savunan ve bilgi özgürlüğünü geliştirmek için bir tüzel kişilik olarak bir grup avukat ve araştırmacılar tarafından kurulmuş bir sivil Toplum Kuruluşudur.Bu Kuruluş temel hak ve özgürlüklerin korunmasının yanında Akademik özgürlükler ve medya ve dijital ortamdaki haklar da savunmaya çalışmaktadır.
Mısırlı yetkililerin keyfi olarak gözaltına aldıkları bu Uygurları bir an önce serbest bırakmaya ve hiçbirinin zorla Çin’e geri gönderilmemesine izin verilmemesi için girişimlerde bulunmanızı sizden özellikle rica ediyoruz.
Bildiğiniz gibi Uygurlar, Çin hükümetinin sözde terörle mücadele uygulamalarının ve çabalarının bir parçası olarak kendi dinlerine inanma ve inandıkları dinlerinin gereklilerini yerine getirme hakkı yasaklanmış ve baskı altına alınmıştır. Onların dinlerinin gereğini yerine getirme ve kullanma hakkı baskı ile engellenmiştir. Bu dini hak ve özgürlükler Çinli Müslüman Hui’lere tanınmış olmasına rağmen, çoğunluğu Müslüman Uygur Türklerinin yaşadığı Çin’in Kuzeybatısındaki Doğu Türkistan ( Sincan) Uygur Özerk Bölgesinde kısıtlama ve engellemelerle yasaklanmaktadır.
Bizler, Haziran 2015’te yanı o yılın Ramazan ayında “Uygur Müslümanların Çin’deki haklarına karşı uygulanan her türlü baskıya ve onların dini haklar ile kişisel özgürlüklerine el konulması” nı reddettiğimizi ifade etmiş ve Doğu Türkistan’daki ( Xinjiang’daki) baskıya karşı tepkimizi en şiddetli şekilde ortaya koyduğumuzu ve bu konuda açıklamalar yaptığımızı özellikle belirtmek isteriz.
Değişik bağımsız Kaynaklar İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne( Human Rights Watch’a) Mısır polisinin 3 Temmuz’da Kahire’de dört Uygur öğrenciyı tutukladığını bildirmiştir. Kahire’de iki restorana ve bir süpermarkete baskın düzenleyerek, çoğu öğrenci olan 38 kişiyi tutukladığını ve ardından 4 veVe 6 Temmuz’da İskenderiye’de yine toplam 20 daha fazla Uyguru gözaltına aldığını de bildirdi.
Kaynaklar ayrıca, Mısır polisinin Uygurları evlerinde gözetim altında tuttuklarını de bildirdi. Ayrıca Kahire Uluslararası Havalimanı’nda Uygurlar’ın Türkiye’ye gelme teşebbüsünde bulunduklarını ancak,Mısır Polisinin bu Uygurların Türkiye’ye gitmelerine engel olduklarını belirtiyor.Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü  olarak bu bilgileri teyit edemiyor ve doğrulayamıyoruz. Kaynaklar İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne(Human Rights Watch’a) verdiği demeçlerde, tutuklananların çoğunun Mısır’da geçerli oturum iznine sahip olduklarını,tutuklananlardan en az bir tanesinin kadın olduğunu belirtiyor. Ülke’de bulunan bir çok Uygur’un tutuklanmamak için korkarak yaşadıkları evlerini terk ederek kaçarak gizlendiklerini ifade ediyorlar.
Hükümetin bu öğrencilerin ve aile üyelerinin toplu halde tutuklamalarının ve onları bu şekilde motive etme nedenleri açıklanmamış ve sebepleri de hala belli değildir. Geçtiğimiz birkaç ay içinde Çin hükümeti Uygur öğrencilerine Mısır da dahil olmak üzere yurtdışında eğitim görmelerini yasaklayan bir karar çıkardı ve yurt dışında öğrenim görmekte olan Uygur öğrencilerin ülkelerine geri dönmelerini emretti. Çinli yetkililerin geri dönmeleri için bu öğrencilerin aile üyelerini tutukladığı yönünde haberler var.

19 Haziran’da Mısır İçişleri Bakanlığı Magdy Abd-Ghaffar ve Çin Halk Yardımcısı Bakan Chin Zhimin Kahire’de bir araya geldiler ve Chin, Çin’in “aşırılık yanlısı örgütler” hakkında bilgi alışverişinde bulundukları belirtildi. Eylül 2016’da Mısır İçişleri Bakanlığı ve Çin Halk Güvenliği Bakanlığı Terörle mücadele ve ortak eylemler yapılması ve bilgilerinin paylaşılması konusunda karşılıklı anlaşma sözü verdiler ve üstelik bir teknik işbirliği anlaşması da imzaladılar.
Çin’in keyfi tutuklama yapması,Müslüman Uygurları baskı ve işkenceler ile zorla ve gizli bir şekilde yok edilmesi uygulamaları ile geçmişteki zorla geri gönderme vakalarındaki adli işlemlerin siyasi niteliği, sınır dışı edildikleri takdirde bu kişilerin işkence ve diğer kötü muamele riski altında olacağı yönünde ciddi kaygılar uyandırmaktadır.
Uluslar arası toplum ve Ülkeler tarafından ortak amaç için kabul gören ve Geleneksel uluslararası kanunlar uyarınca ve İşkenceye Karşı uluslar arası Sözleşme’ye taraf olan Mısır, gözaltında tutulacak kimsenin zorla zulüm, işkence veya başka ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalma riskiyle karşı karşıya kalabilecekleri bir yere veya ülkeye gönderilmemesini sağlamakla yükümlüdür.
Son yıllarda Uygurların uluslararası hukuka aykırı olarak Çin’e zorla geri gönderilmesi olayları sık sık meydana gelmiştir.
• Ağustos 2015’te Tayland, 220 Uygur’u Çin’e zorla iade etmiştir.
• Aralık 2012’de, Malezya yönetimi 22 Uygur’u Uyguru Çin’e zorla geri göndermiştir.
Bu her iki olay karşısında da, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Tayland ve Malezya’nin Çin hükümetine geri vermek üzere sınır dışı ettiği bu Uygurların nerede oldukları veya güvenlik ve esenliği hakkında fazla bilgi edinmeleri mümkün olmamıştır.
Çin yönetimi komşu ülkelere sığınan Uygurları zorunlu olarak komşu ülkelerden zorla geri teslim aldıkları Uygurları gizlice ve zorla yok ettikleri,onları ağır ve şiddetli cezalara çarptırdıkları veya yargısız infaz ettikilerine dair duyumlar ve şüpheler mevcuttur.
Müslüman Uygurlarla ilgili diğer vakalar şunları içermektedir ;
1. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) bürosunun hayatı tehlikesi bulunan ve zaten “endişe verenler” mektubunu grubun tüm üyelerine göndermesine rağmen, Aralık 2009’da Kamboçya 20 Uygur’u zorla Çin’e iade etmiştir. Bağımsız kayanakların bildikleri ancak, doğrulanamayan medya haberleri, ve bize ulaşan duyumlara göre Kamboçya’nın Çin’e zorla iade ettiği bu 22 kişiden oluşan Uygur gurubun bazı üyelerinin yargılanarak ölüme mahkûm edildikleri ve bazılarının ise ağır ve uzun süreli hapis cezalarına çarptırıldıkları belirtiliyor.
2. Şubat 2007 tarihinde, Pakistan’dan zorla Çin’e teslim ettiği İsmail Semed, adınıdaki Müslüman Uygur,Çin yönetimi tarafından ayrılıkçılık ve terör suçlamasıyla ölüm cezasına zarptırılarak derhal infaz edildi.
3. Ekim 2003’te Şirali adlı (Shaheer Ali) adlı bir Uygur Nepal yönetimi tarafından Ocak 2002’de sınır dışı edilerek Çin’e teslim edildi. Bir süre sonra bu kişinin terörist suçlamalarıyla idam edildiği açıklandı.
4. 2001 yılında gözaltında tutulduğu sırada gördüğü işkence sonucu öldürülen ve sığındığı komşu ülkelerin Çin’i iade ettiği bir kısım Uygurlar hakkında iade eden ülkeler ayrıntılı açıklamalarda bulunmuştur.
5. Haziran 2006’da Özbekistan, Kanada Vatandaşı olan ve ziyaret amacı ile ülkesine gelen Hüseyincan Celil adlı bir Uyguru Çin vatandaşı olduğu iddiası ile Çin’in zorla iade etmiştir.Bu kişinin iade edilmesinden sonra sonra işkence gördüğü iddia edildi. Çin hükümeti, Celil’in Kanada vatandaşlığını tanımayı reddetti veya Kanada’lı diplomatların kendisini ziyaret etmesine veya duruşmasına katılmasına izin vermedi. Ailesinin ifadesine göre Hüseyin Celil Nisan 2007’de itirafta bulunmak zorunda bırakıldıktan sonra terör suçlamalarından ömür boyu hapse mahkûm edildi.
Çin hükümetinin Doğu Türkistan’da (Sincan’da) İslam dini üzerindeki kısıtlamaları bakımından dünyadaki en katı ülkeler arasında yer almaktadır. Yetkililer, bölgedeki dini faaliyetlerin tüm safha ve yönlerini kontrol ediyorlar – personel randevusu ve ibadet yeri dahil – ve bu faaliyetlere katılanları yakından izliyorlar. Bu kısıtlamalardan birçoğu kişisel hayatin en özel ve mahremiyetine girmektedir. Örneğin, kısa bir süre önce yürürlüğe konan bir genelge ile Müslüman Uygur ebeveynlerin,yeni doğan çocuklarına Muhammed, Saddam ve Medine gibi dini çağrışımları hatırlatan ismleri vermelerini yasaklamıştır “Dinî övgüyü abartabilecekleri” şüphesi temelinde yasaklanan bu isimleri taşıyan çocuklar devlete ait Çocuk yuvası,ana okulu ve diğer devlet okullarına kayıt olamıyor ve diğer sosyal hizmetlere erişmek için gerekli olan hanehalkı kaydına erişemiyor.Ayrıca erkeklerin sakal bırakmaları yasaklanıyor. Ayrıca sakal ve İslami iktikada uygun şekilde Hanımların giyinmeleri yetkililerce “anormal – aşırılık yanlısı” olarak tanımlanıyor. Buna aykırı olarak sakal bırakan erkekler ile dini kıyafetler olduğu gerekçesi ile giymeleri yasaklanan kıyafetleri giyinler ve devletin bu konudaki kurallardan herhangi birine uyulmaması cezaevi dahil olmak üzere cezaya neden olabiliyor. Hükümet, aynı zamanda, ifade ve toplanma özgürlüğü de dahil olmak üzere bölgede yaşayan Müslüman Uygurların diğer temel insan haklarını ciddi bir şekilde kısıtlıyor ve yasakalıyor.
Son yıllarda Çin hükümeti Sincan’da “bölücülük”, “terörizm” ve “dini aşırılık” ile mücadele adına halkın hayat tarzına yeni kısıtlama ve yasakalamalar getirdi ve bu konudaki yaptırımları daha da ağırlaştırarak sıkılaştırdı.
2015 yılında Çin mahkemeleri, çoğunluğu Uygurlar olmak üzere bin 419 kişiyi devlet güvenliğini tehdit ettiği, “Ayrılıkçılığa teşvik” ve terörizme katılmak. protesto, şiddet ve terör eyelemlerine katılımak iddiası ile Terörle mücadele operasyonları çevçevesinde çeşitli ağır cezalara çarptırdı. Bu konuda güvenilir bilgiler ve bununla ilgili ayrıntıların çok az bir kimsi basına sızabilmiştir.
Mısırlı yetkililere acilen müracaat etmenizi ve acilen şu konulara odaklanmanızı özellikle rica ediyoruz ;
• Mısır yönetiminin gözaltına aldığı Uygurların derhal serbest bırakılması ve her halükarda Çin’e zorla geri gönderilmemelerini sağlamaya çaba gösterin.
• Tutukluluk halindeyken Uygurların avukatlara, ailelere ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği yetkililerine erişimlerine izin verilmesine yardımcı olun.
Bu konuda göstereceğiniç yüksek çabalarınızı ve dikkatinizi şimdiden takdirle karşılıyor ve zulüm gören bu Müslüman Uygurlara olan geçmişte gösterdiğiniz ve gösteremekte olduğunuz desteğinizi sürdürmenizi umuyoruz.
Bu konuda daha fazla bilgi ve yardım konusunda lütfen bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz.

 

İçten Selamlarımızla

Sarah Leah Whitson  ( Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktörü  )

Sophie Richardson   (Çin  İşleri Direktörü)

 

NOT : Mektubun orjinal ingilizce Nüshasına aşağıdaki linkten ulaşılabilir  :  https://www.hrw.org/news/2017/07/07/letter-hrw-grand-imam-ahmed-el-tayeb

Etiketler: » » » » » » » »
Share
1144 Kez Görüntülendi.