logo

trugen jacn
28 Mayıs 2017

DOĞU TÜRKİSTAN DAVASI CESUR BİR SAVUNUCUSUNU, AKİF EMRE’Yİ KAYBETTİ

Kendisi de Uygur olan ve Doğu Türkistan ile ilgili çalışmalar yapan Hamit Göktürk, Akif Emre’nin Doğu Türkistan davasına katkılarını yazdı

Hamit Göktürk

Ansızın hayatını kaybeden Akif Emre, Mazlum Doğu Türkistanlılar’ın samimi bir dostu, gönüldaşı, cesur ve fedakâr bir savunucusu idi. Onun Doğu Türkistan ilgi ve sevgisi 1984 yılında Pakistan’a ziyareti esnasında başkent İslâmabat’ta Kaşgar ve Hoten Tekkeleri’nde kalan ve Pakistan’da Medrese eğitimi gören Uygur öğrencilerle tanışması ile başlıyordu. Biz, kendisi ile 1985 yılında Kayseri’de aynı odada birlikte çalıştığımız dayısı Ali Emre Ağabey aracılığı ile tanışmış ve dost olmuş idik. Sohbetlerimizde Pakistan’da Medrese eğitim gören Uygur öğrenciler ile arasında geçen unutulmaz ânları hep büyük bir heyecanla anlatırdı. Türkiye’den gelen bir Türk olduğunu söyleyince Uygur öğrencilerin kendisine olağanüstü bir sevgi ve saygı gösterdiklerini, Uygurlar’ın ünlü elde yapılan makarna yemeği (Legman) yaparak ikram ettiklerini ve bu yemeği de çok sevdiğini belirtirdi. Uygur öğrenciler ile aralarında geçen konuşmalarını ses bandına kaydederek getirmiş ve bizlere de dinletmişti.

DOĞU TÜRKİSTAN SEVGİSİNİ VEFATINA KADAR SÜRDÜRDÜ

Ben İstanbul’a geldikten sonra kendisi Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni iken, tekrar buluştuk ve çeşitli vesilelerle defalarca bir arada bulunduk. Gazetede Yayın Yönetmeni ve daha sonra köşe yazarı iken, Doğu Türkistan dramını gündeme taşıyan derin ve özgün düşüncelerini yansıtan yazılar kaleme aldı. Doğu Türkistan davasına gönülden destek verdi. Daha sonra Dünya Bülteni Haber Sitesi’ne Genel Yayın Yönetmeni oldu. Sürekli Doğu Türkistan haberleri ve yazılarına yer verirdi. Merhumun teşviki ile bir süre bu siteye Doğu Türkistan’a dair haber analizler ve konuk yazar olarak yazılar yazdım.

KANAL – 7’DE YAPTIĞI HABER ÇİN’İ TEDİRGİN ETTİ

1990’ların ortasında Kanal -7’de Haber Müdürü olmuştu. Bir gün görevli bulunduğum vakfın Aksaray’daki merkezine ziyaretime gelmişti. Suudi Arabistan’da Doğu Türkistan’dan gelen bir video kaset getirdiğimi ve bu kasette Hoten Şehri’nde Beytullah Mescidi’nde bir Cuma namazı çıkışı meydana gelen gösterilerin görüntüleri olduğunu söyledim. Kaseti alarak Kanal 7’de ana haber saatinde 13 dakika süren bir Doğu Türkistan haberi yaparak yayınladı. O yıl Hoten Vilâyeti’nden hacca gelen 500 civarındaki Uygur hacı adayının, Çin yönetimince sorgulandığını ve bu kasetin kimler tarafından yurt dışına çıkarıldığını tesbit etmek için büyük bir soruşturma başlatıldığı bilgisine ulaştık. Bu görüntülerin Türkiye’de yayınlanmasının Çin’i çok tedirgin ettiğini böylece öğrenmiştik.

Gulca olayları esnasında vakıf merkezine ekip göndererek özel röportajlar ve söyleşiler yaptı. Bu konuda ilgisini ve katkısını daima sürdürmüştür.

KÖŞE YAZILARINDA DA DOĞU TÜRKİSTAN VARDI

Yazdığı köşe yazılarında sürekli şekilde Doğu Türkistan’ı konu edinir ve olayları kendine özgü derin bakış açısından hareket ederek yorumlar ve bizlere de yepyeni ufuklar açardı. Tarihi Kaşgar Şehri’nin tahrip edilmesi üzerine yazdığı “Kaşgar Yok Edilmeden” yazısı çok önemli ve tarihe not düşen bir yazı idi. Tarihi Kaşgar Şehri’nin Türk İslâm çehresinin ve kimliğinin yok edilmesini ilk fark eden ve bunu gündeme getiren ilk düşünce adamı ve köşe yazarı Akif Emre olmuştur. Daha sonra 5 Temmuz 2009 Urumçi Katliamı üzerine bir kaç yazı kaleme alarak yayınlamıştır. Müslüman Uygur Türkleri’nin Türk İslâm kültür ve medeniyetindeki yeri ve katkılarını belirten ve gündeme getiren yazılar da kaleme almıştır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın sarayında Uygurca konuşulduğunu ve Fatin’in de Uygur Türkçesi bildiğini ve Uygur yazısının Osmanlı devlet yazışmalarında kullanıldığını ilk açıklayan yazar olmuştur.

Geçtiğimiz Nisan ayında Çin’in yeni Devlet Terör Yasası “Aşırı Dinciler ve Terörle Savaş Kanunu”nun uygulanması ile ilgili olarak kendisine telefon etmiş ve bu konuda da bir yazı yazması talebinde bulunmuştum. Bana “Bu yasa ile ilgili bilgiler gönderin, hemen yazayım.” demişti. Derhal ilgili haber ve dokümanları kendisine ilettim. Yeni Şafak Gazetesi’ndeki köşesinde “Yerkürenin Doğusu ve Batısı İslâm Karşıtlığında Doğu Türkistan’da Buluştu” başlığı ile çok derin bilgi, yorum, tespitler ve tanımlamalar içeren bir yazı yazdı. Bunun üzerine ben kendisini arayarak teşekkür etmiş ve Uygur yemeği ikramı için Zeytinburnu’na ailecek davet etmiştim. Bugünlerde işlerinin çok yoğun olduğunu ama ileride müsait bir zamanda ailecek geleceğini ve bunu kendisinin de çok istediğini ifade etmişti. Daha sonra geçtiğimiz hafta aziz kardeşim ve adaşım Hamit Kardaş telefon etti ve Akif Emre’nin yönetiminde Haberiyat.com adı ile bir haber sitesi kurduklarını, yeni ofislerine beklediklerini bildirdi. Çok mutlu olmuş ve en kısa zamanda kendilerini ziyaret edeceğimi bildirmiştim. Ancak yeni iş yerinde kendisini ziyaret kısmet olmadı ve bugün öğle saatlerinde vefat haberi ile sarsıldık.

AZİZ DOST VE GÖNÜLDAŞ VE KADİM DOSTUM AKİF EMRE BİZLERE HAKLARINI HELÂL ET

Hayatın boyunca hakkın ve hakikaten yolundan hiç ayrılmadın. Kimseye eğilip bükülmedin. Hak ve doğru bildiğin Allah yolunda cesurca yürüdün.

Hep mazlum ve mağdur Müslümanlar’la birlikte oldun; onlarla birlikte ağladın ve onlarla birlikte dert ve ıstıraplarını paylaştın. Mazlum Müslümanlar arasında asla ayrım yapmadın; onlara hakça muamele ettin. Allah-u Teâlâ’nın rahmet ve merhametinin tecellisi olan hassas ve yufka gönlün, geniş ufkun ve hayalin bazen Filistin’de, bazen Moro’da, bazen Endülüs’te ve bazen Afrika’da, bazen de dünyanın en mağdur ve mazlumu Doğu Türkistan’da Tanrı Dağları’nın zirvelerinde ya da başka onlarca mazlum İslâm Coğrafyası semalarında çırpındı. Çaresizce pervaz etti durdu. En verimli ve genç denilebilecek bir yaşta yufka yüreğin ve hassas kalbin İslâm dünyasının içinde bulunduğu şu perişanlığa ve bombardıman altındaki masum çocukların, Müslüman mazlumların çığlıklarına dayanamadı. Mazlum ve mağdurların ağlanacak ve dayanılmaz hâli, bu fani dünyadan erken ayrılmana sebep olmuştur diye düşünüyorum.

Sen hep mazlum ve mağdur Müslümanlar için çırpındın durdun. Onlar senden sonsuza dek razı olmuştur inşallah. Sen de onlara haklarını helâl et, aziz dost.

Allah Tealâ Hazretleri de sana bu mazlum ve mağdur Müslümanlar’ın duası ve onların yüzü suyu hürmetine gani gani rahmet eylesin. Dergâh-ı izzetine kabul buyursun. Peygamberimiz Zişan Efendimiz’e komşu eylesin. Âmin.

Mekânın Cennet’te olsun. Nur içinde yat aziz kardeşim.

rüntülerin Türkiye’de yayınlanmasının Çin’i çok tedirgin ettiğini böylece öğrenmiştik.

Gulca olayları esnasında vakıf merkezine ekip göndererek özel röportajlar ve söyleşiler yaptı. Bu konuda ilgisini ve katkısını daima sürdürmüştür.

KÖŞE YAZILARINDA DA DOĞU TÜRKİSTAN VARDI

Yazdığı köşe yazılarında sürekli şekilde Doğu Türkistan’ı konu edinir ve olayları kendine özgü derin bakış açısından hareket ederek yorumlar ve bizlere de yepyeni ufuklar açardı. Tarihi Kaşgar Şehri’nin tahrip edilmesi üzerine yazdığı “Kaşgar Yok Edilmeden” yazısı çok önemli ve tarihe not düşen bir yazı idi. Tarihi Kaşgar Şehri’nin Türk İslâm çehresinin ve kimliğinin yok edilmesini ilk fark eden ve bunu gündeme getiren ilk düşünce adamı ve köşe yazarı Akif Emre olmuştur. Daha sonra 5 Temmuz 2009 Urumçi Katliamı üzerine bir kaç yazı kaleme alarak yayınlamıştır. Müslüman Uygur Türkleri’nin Türk İslâm kültür ve medeniyetindeki yeri ve katkılarını belirten ve gündeme getiren yazılar da kaleme almıştır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın sarayında Uygurca konuşulduğunu ve Fatin’in de Uygur Türkçesi bildiğini ve Uygur yazısının Osmanlı devlet yazışmalarında kullanıldığını ilk açıklayan yazar olmuştur.

Geçtiğimiz Nisan ayında Çin’in yeni Devlet Terör Yasası “Aşırı Dinciler ve Terörle Savaş Kanunu”nun uygulanması ile ilgili olarak kendisine telefon etmiş ve bu konuda da bir yazı yazması talebinde bulunmuştum. Bana “Bu yasa ile ilgili bilgiler gönderin, hemen yazayım.” demişti. Derhal ilgili haber ve dokümanları kendisine ilettim. Yeni Şafak Gazetesi’ndeki köşesinde “Yerkürenin Doğusu ve Batısı İslâm Karşıtlığında Doğu Türkistan’da Buluştu” başlığı ile çok derin bilgi, yorum, tespitler ve tanımlamalar içeren bir yazı yazdı. Bunun üzerine ben kendisini arayarak teşekkür etmiş ve Uygur yemeği ikramı için Zeytinburnu’na ailecek davet etmiştim. Bugünlerde işlerinin çok yoğun olduğunu ama ileride müsait bir zamanda ailecek geleceğini ve bunu kendisinin de çok istediğini ifade etmişti. Daha sonra geçtiğimiz hafta aziz kardeşim ve adaşım Hamit Kardaş telefon etti ve Akif Emre’nin yönetiminde Haberiyat.com adı ile bir haber sitesi kurduklarını, yeni ofislerine beklediklerini bildirdi. Çok mutlu olmuş ve en kısa zamanda kendilerini ziyaret edeceğimi bildirmiştim. Ancak yeni iş yerinde kendisini ziyaret kısmet olmadı ve bugün öğle saatlerinde vefat haberi ile sarsıldık.

AZİZ DOST VE GÖNÜLDAŞ VE KADİM DOSTUM AKİF EMRE BİZLERE HAKLARINI HELÂL ET

Hayatın boyunca hakkın ve hakikaten yolundan hiç ayrılmadın. Kimseye eğilip bükülmedin. Hak ve doğru bildiğin Allah yolunda cesurca yürüdün.

Hep mazlum ve mağdur Müslümanlar’la birlikte oldun; onlarla birlikte ağladın ve onlarla birlikte dert ve ıstıraplarını paylaştın. Mazlum Müslümanlar arasında asla ayrım yapmadın; onlara hakça muamele ettin. Allah-u Teâlâ’nın rahmet ve merhametinin tecellisi olan hassas ve yufka gönlün, geniş ufkun ve hayalin bazen Filistin’de, bazen Moro’da, bazen Endülüs’te ve bazen Afrika’da, bazen de dünyanın en mağdur ve mazlumu Doğu Türkistan’da Tanrı Dağları’nın zirvelerinde ya da başka onlarca mazlum İslâm Coğrafyası semalarında çırpındı. Çaresizce pervaz etti durdu. En verimli ve genç denilebilecek bir yaşta yufka yüreğin ve hassas kalbin İslâm dünyasının içinde bulunduğu şu perişanlığa ve bombardıman altındaki masum çocukların, Müslüman mazlumların çığlıklarına dayanamadı. Mazlum ve mağdurların ağlanacak ve dayanılmaz hâli, bu fani dünyadan erken ayrılmana sebep olmuştur diye düşünüyorum.

Sen hep mazlum ve mağdur Müslümanlar için çırpındın durdun. Onlar senden sonsuza dek razı olmuştur inşallah. Sen de onlara haklarını helâl et, aziz dost.

Allah Tealâ Hazretleri de sana bu mazlum ve mağdur Müslümanlar’ın duası ve onların yüzü suyu hürmetine gani gani rahmet eylesin. Dergâh-ı izzetine kabul buyursun. Peygamberimiz Zişan Efendimiz’e komşu eylesin. Âmin.

Mekânın Cennet’te olsun. Nur içinde yat aziz kardeşim.

KAYNAK : http://www.haberiyat.com/uygur-turkleri/dogu-turkistan-davasi-cesur-bir-savunucusunu-kaybetti

Etiketler: » » » » » » » » »
Share
1361 Kez Görüntülendi.