logo

trugen jacn
12 Eylül 2016

TÜRKİYE’DEKİ BAZI PUTİN SEVDALISI RUS AVRASYACILARI VE RUSÇU ŞİZOFRENLER

Putin Resimleri ile ilgili görsel sonucu

YÜCEL TANAY

Türkiye’de Rus Avrasyacılığını savunan kesim yalnızca Vatan Partisi içinde değil , AKP içinde de var.Özellikle İslam kimliği etrafında AKP’ye bağlanan kitlelerin Rusya’nın, Müslüman ülkelerden pek hazzetmediğinden (örneğin ABD İsrail’i desteklerken buna karşı Rusların ateşli bir Filistin davasının savunuculuğu yapmadığından); sadece Çeçenlere değil, neredeyse bütün Rusya Müslümanlarına yönelik son derece İslamofobik bir tavır takındığından şikayetçidirler. Örneğin Rusların çok  kısa bir süre önce Kırım’ı işgali etmesi ve  sonrasında bölgenin tarihi ve esas sakinleri olan  Kırım Türk Tatarlarına yaptığı baskılardan  güya habersizmiş gibi davranıyorlar ve bu işgalı de   umursamamış gibi davranıyorlar. AKP içerisindeki  bir  gurup ise,  Çeçenistan Savaşlarındaki Rus vahşeti bu kadar ayan ve beyan  ortada olmasına rağmen,  garip bir suskunluğa bürünüyorlar. AKP.iktidarına yakın veya ilintili   medya bir yana; kendilerince idealist davranması beklenen bazı medya’nın  her konuda aşırı ve saldırgan tutum sergilemesine karşılık,Kırım&ın Ruislar tarafından yasadışı işgalı karşısında Rusya’ya tavır koymamasını ve yıllardan beri ısrarla sürdürdükleri Rusya aleyhtarı tavrı  anlamak ve buna   şaşırmamak  mümkün görünmüyor.

SADECE ABD’Yİ EMPERYALİST GÖREN RUS VE ÇİN EMPERYALİZMİNİ ALKIŞLAYAN  İKİYÜZLÜ VE ÇİFTE STANDARTLI SÖZDE ULUSALCILAR

Türkiye’de Amerikan karşıtlığı, bugün ulusalcılar olarak adlandırılan heterojen grubu birleştiren önemli bir çimento olmuştu. Hem sol hem de sağ Kemalistler; milli demokratik devrim geleneğinden düz milliyetçiliğe geçiş yapan bazı eski devrimciler; laik hassasiyete sahip merkez sağcılar; tövbekâr ülkücüler ve daha birçok başka siyasi kimliği bünyesinde toplayan ulusalcılar arasında Putin, (Amerikan hegemonyasına bir alternatif olarak düşünüldüğünden olsa gerek) oldukça seviliyor. Turancıların kültürel temelli derin milliyetçiliği yerine, sosyal tabanlı analizlere dayanmayan güvenlikçi bir yaklaşımı temel alan ulusalcılar, uzun yıllar “stratejik” gerekçelerle Türkiye’yi Amerikan tehdidinden koruyabileceğine inandıkları her ülke ve lidere sempati duydular. Öyle ki, Amerikan düşmanlığı olmasa AKP’ye laiklik temelinde karşı olan birçok ulusalcının İran ve şeriatçı Ahmedinejad’a yakınlığı; aynı şekilde yıllarca Sovyetler Birliğine küfrederek yaşamış ülkücü kökenli yeni ulusalcıların Rusya ve Putin’i övmesi mümkün olmayacaktı. Amerikan düşmanlığının yarattığı tek yanlı körlük, gelenekten milliyetçiler ile ulusalcıları çok defa karşı karşıya getirdi. Örneğin Türk Milliyetçiliği geleneğinin asıl sahipleri Çin’in imhası ile karşı karşıya bulunan Uygur Türkleri  konusunda   Çin’i, Doğu Türkistandaki emelleri için Rusya’yı eleştirirken, kerameti kendinden menkul ulusalcılar Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütüne üyeliğini hayallerini hararetle savunuyorlar.
Maoculuk ve Kemalizm’den garip bir sentez yaratmaya çalışan Doğu Perinçek, hâlen ulusalcılık deyince akla gelen en önemli isim. Perinçek’in devrimcilik günlerinden kalma Sovyet sempatisi, Bolşevikler ve Kemalistler arasında Kurtuluş Savaşı sırasında kurulan ittifaka olan övgüsü, NATO karşıtlığı; Kemalist Devrimi batı yanlısı aydınlıkçı bir burjuva devriminden ziyade batı karşıtı bir anti-emperyalist hareket olarak yorumlaması kendi çizgisi içinde tutarlı görünüyor. Fakat birilerinin Perinçek’e Putin’in Lenin olmadığını, bilakis Putin rejiminin Leninizm’in birçok kurum ve geleneğinin  yok edicisi  olduğunu; Putin’i Lenin’e benzetmenin, Atatürk’ü Erdoğan ile eşdeğer görmek kadar zor olduğunu şiddetle hatırlatması gerekiyor. Belki Perinçek de bunun farkında ve stratejik gerekçelerle susuyor. Ermeni soykırımı tartışmalarını siyasi sömürü malzemesi hâline getiren; İsviçre’de kazandığı ifade özgürlüğü davası sonrası kendisini “yüzyıllık yalanı bitiren adam” şeklinde lanse eden Perinçek’in, Ermeni soykırımı için Türkiye’den özür talep eden Putin’e tek cümlelik eleştiri yöneltmemesi; bu durumu soranlara ise “Erdoğan ABD tarafından görevli olduğu için Putin böyle yaptı” sözleriyle akıllara zarar savunu yapması da anti-Amerikanizm uğruna en çok benimsediği siyasi propagandadan dahi ne kadar kolay ve tutarsızca vazgeçebileceğini gösteriyor.
İşin özünde ulusalcılara sorulabilecek tek bir soru ortadaki bu tutarsızlığı göstermeye yetebilir: Tam bağımsızlıkçı olduğunu iddia eden bir siyasi hareket için Amerikan emperyalizminin çaresi, neoliberal dünya düzeninin bir başka cephesi olan Rus ve Çin emperyalizmine sarılmak olabilir mi?
Kaybolduğu düşünülen Mu algısı ve Atlantis Hayalleri Kıvamında Avrasyacılık ve Alexander Dugin
Rus Avrasyacılık hareketinin ve onun  Lideri olduğu öne sürülen  Aleksandr Dugin’in de Türkiye’de tıpkı Putin gibi hayranlarının olması ve bu kişilerin arasında sağcıların, hatta ülkücülerin de bulunması. Avrasyacılığın tarihi ve gerçekte ne olduğunun Türkiyede iyi bilinmemesinden kaynaklanmakatadır.f Rusların geçmiş  tarihine aşina olanların bilebilecekleri üzere Avrasyacılık, düşünsel miras olarak Rus Panslavizminin devamı olan ideolojilerin  günümüzdeki son halkasıdır. Avrasyacıların Türkiye’de uzun yıllar boyunca Atilla İlhan dâhil birçok kişi tarafından yanlış yorumlanan ve bugün bazı ulusalcı MHP’lilerin bile safça alkışladığı Slav ve Türk halkların kardeşliği mesajlarının temel amacının, Rusya’nın Asya Müslümanları üzerindeki hükümranlığını meşrulaştırmak olduğu dikkatli bir okuma ile anlaşılabilir. Kaldı ki, eski Sovyetler Birliği sınırları içerisinde kurulacak bir milliyetçi Rus rejiminde Ortodoks Slav ve Müslümanların eşit unsurlar olabilme ihtimali karşısında “Atlantis’in keşfi” biraz daha mümkün görünüyor. Buna rağmen günümüzün yeni radikal sağ Rus emperyalist ideolojisi olan Avrasyacılığın Türkiye’deki bazı sağcılar tarafından bu kadar bilgisizce yorumlanması oldukça düşündürücüdür. Rus Panslavizminin, Osmanlı idaresindeki Balkan halklarını Slav kardeşliği etrafında birleştirme ülküsünün (ki bu ülkü Osmanlı ülkesini uzun vadede paramparça etmişti) post-modern versiyonunun, Osmanlı hayranları tarafından beğeni alması kadar oksimoron bir durum, aklı başında Turancıların dikkatinden kaçmıyor ama Türk sağı içerisindeki bu kadar gürültü arasında onların sesini duyan yok gibi görünüyor.
Kapitalist Ve Oligark Putin’e Bakıp Sosyalist Yoldaş Katil Stalin’i Görmek..
Türkiye’de Stalinizmin savunucuları günümüzde bile sayıları  az değil. Demokrasi kaygısı taşımak zorunda olmayan Stalinistler için Putin’in demokrat olmaması elbette sorun değil, ama bu durum Putin’i bir sosyalizm şampiyonu da yapmıyor. Putin’in siyasi söylem ve eyleminden haberdar olmayan Stalinist sosyalistler, bir yandan Putin’den batıya set çekecek yeni bir Stalin çıkacağı beklentisi taşıyor, diğer yandan Sovyetleri batı ekonomilerine kapatan Stalin’in aksine Putin’in Rusya’yı dünya kapitalizmi içerisinde nasıl konumlandırdığını, tam da bu yüzden Ukrayna Krizi sonrası Rus ekonomisini iflasa sürüklediğini göremiyor. Batının kapitalist ekonomilerine kıyasla daha ilkel bir yapıya dayanan, batı kapitalizminin petrol ya da doğalgaz gibi doğal kaynak ihtiyaçlarını karşılamaktan öteye geçemeyen Putin Rusyasını övmek, sosyalizmin hiçbir kanadı için mantıklı görünmüyor. Ama gerek Stalinistlerin gerek birkaç başka sosyalist grubun Rusya’ya yönelik toptancı bakışları ve Rusya’daki her otoriter lideri Stalin zannetmeleri onları son Ukrayna Devrimi sırasında aldıkları tutum gibi tartışmalı noktalara sürükleyebiliyor.Türkiye’deki en ciddi sosyalist yayınlarda bile Euromaidan’ı toptan faşist ilan eden, Putin’e karşı her unsuru Avrupa ya da ABD’nin beşinci kolu olarak görerek lanetleyen yazılar sıklıkla yer almıştı. Eski Sovyet coğrafyasının siyasal yapısına ve toplumsal dinamiklerine hâkim olmadan, buraları yalnızca NATO ve Avrupa Birliğinin basit yayılma alanları olarak gören bir kesim için Ukraynalılar kendi ülkelerinin kaderlerini tayin etme hakkına ve bilgisine sahip bir halk değil, batı kaynaklı her türlü provokasyon ve sömürüye açık ve Rus vesayeti dışında yaşaması sakıncalı bir güruh olarak görülebiliyor. Bazı Stalinist yazarların bu şekilde Putin rejimi lehine yaptığı propaganda yüzünden yaşanan bilgi kirliliği, Ukrayna’da Putin desteğiyle gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış ve seçim hileleri ile ayakta kalan rejimin Euromaidan Devrimi ile sarsıldığının, bu hareketin ciddi bir halk temeli olduğunun, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik açık emperyalist emeller güttüğünün, paramiliter güçleri destekleyerek ülkeyi büyük bir insani felakete sürüklediğinin görülmesini engelliyor. Dün Gezi Parkı için “bunlar Batı’nın Erdoğan’ı yıkmak için kullandığı maşalar” diyenlere kızanlar, Ukrayna’da sokakta Rus emperyalizmine direnen kitleler için aynı cümleleri kullanabiliyor. Euromaidan’da yalnızca Ukrayna’da (Rus propagandasının da etkisiyle) ön plana çıkan bazı faşistleri Ukrayna halkının tamamı ile özdeş tutmak, kör batı karşıtı bir Stalinizm adına kabul edilebilir; fakat ortada Rusya’yı batıdan izole eden bir Stalin yerine Rusya’yı batı kapitalizmine mahkûm eden bir rejimin olduğunu unutmamak gerekir. Kaldı ki, Stalinistlerin aksine sosyalizme daha devlet karşıtı bir noktadan bakanların Putin’e ve yaptıklarına biraz daha dikkatli bakması, Ukrayna’yı bir kez daha incelemesi gerekiyor. Aksi hâlde sadece Putin sevgisi konusunda değil, komploculuk konusunda da ulusalcılardan pek farkları kalmıyor.
İşin ilginç yanı dünyanın önemli bir kısmının tehdit olarak kabul ettiği bir liderin ve rejiminin farklı siyasi gruplarca sevilmesi ve desteklenmesidir. Bilgisizlik nedeniyle de olsa anti-demokratik bir lidere yalnızca mutlak iktidar yanlılarının değil, farklı muhaliflerin de bu kadar özenebilmesi, Türkiye’de kalıcı bir demokrasinin kurumsallaşmasının çok yakın zamanda gerçekleşmeyeceğine dair ipuçları sunmaktadır. Dış dünyada demokratik olmayan liderlere hayranlık besleyen, basit sebeplerle duydukları bu sevginin benimsedikleri ideolojik görüşlerle olan tutarsızlığını sorgulamaya gerek duymayanların, kısa vadede demokratik kurumlar oluşturup yönetebileceğini düşünmek hayalcilik olacaktır.Bu hayallere kapılanlara ise, ideolojik şizofrenler teşhisi koymak yanıltıcı olmayacaktır.

Etiketler: » » » » »
Share
1989 Kez Görüntülendi.